Ah be keje
Yine kokun sarmış Amed'imi
Surlarına fısıldamış papatya gülüşlerin
Kiliselerde namaza durmuş sarhoş kalbin
Camilerde semaya dalmış tanrı güzeli gözlerin
Duçem'de kahvaltıya oturmuş ruhun
Ah be keje
Amed'ime gelmiş yine tadın
Saçların okşamış hevseli
Halay çekmiş gazi köşkte düşlerin
Ellerin değmiş dört ayaklı minareye
Ah be keje
Sen gelmişsin şehri Amed'ime
Bazalt taşlar seyre durmuş ayaklarını
Sur'un kerpiç evlerinin damındaki papatyalar solmuş
Süryanilerin şarabına dudakların tadı deymiş
Ah be keje
Ahh
Lice'nin dağları sana eğilmiş
Eğil'in üzümü sana erimiş
Ergani'nin güzel şarapları kırmızı rujlu dudakların için sıraya girmiş
Çermik'in suyu sana kaymamış yine
Ah be keje
Sen değdin şehrime
Tarih kokusunu geleceğe saldı
Mor menekşeler çocuklara el salladı
Gözlerin Dicle gibi akıp girdi gözlerime
Yüreğimdeki bozkırlar yeşerdi kokuna
Sen değdin işte be keje
Sen değdin şehrime
Amed'ime
Kokun, ruhun, gözün değdi
Ben daha ne isterim
Kana boyadığım kara surlar ilk defa Bûka Baranê
açtı.
Ve oradan gülümsedi hevsel
Bu yaşam değil de ne be keje
Sen değdin işte şehrime
Yine gel olur mu keje
Yine gel
Söz seni Amed'in temiz tarihi ve geçmişi gibi sevecem…
1 yorum
Fatma Tarakçı · Mart 30, 2023 6:13 am tarihinde
Yüreğine sağlık kalemine bereket kardeşim