Muhsine Sevra Kaçalin

“Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!”

75 yıldır süregelen Yahudi zulmünün zirvede olduğu günleri yaşamaktayız. Filistin’de Nakba’dan bu yana en büyük felaket yaşanıyor ve dünya liderleri üç maymunu oynuyor. Nasreddin Hoca fıkrası misali eve giren hırsız değil, ev sahibinin suçlandığı bir atmosfer hakim kamuoyunda. Tabi kamuoyu dediysek hangi kamunun oyu(!) o da tartışma konusu şu günlerde. 

Daracık bir alana adeta hapsedilmiş ve tüm ambargoya rağmen yaşamaya dair umudunu yitirmemiş insanlar bir tarafta, yanı başında sürekli bir katliam yaşanırken lüks ve refah içinde hayatına devam eden insancıklar bir tarafta.Filistin’in onurlu direnişini savunan insanlar bir tarafta, sözde devlet İsrail’in katliamlarını destekleyen insancıklar bir tarafta. Şerefli Filistin halkının direnişini destekleyen karıncalar bir tarafta, İsrail’in zulmüne çanak tutan filler bir tarafta. Başka bir taraf yok! İyiler ve kötülerin bu denli keskin bir çizgiyle ayrıldığı başka bir zaman var mıdır? Bilmiyorum. Bî-taraf olanların bertaraf olacağı bir atmosferi yaşıyoruz. Artık kimsenin tarafsızlık kisvesiyle bebek katillerini desteklemesi göz ardı edilmiyor. Edilmemeli de… Bu bir Kurtuluş Savaşı! Ve Kurtuluş Savaşı’nda ilk kurşunu atan Hasan Tahsin nasıl bir kahramansa ilk kurşunu atan Filistinli de aynı oranda kahramandır. 

Hükümetler katile katil diyemediği gibi bir de üstüne katile destek kurşunu gönderirken bu zamana dek uyuyan dev uyandı ve dünyanın her yerinde insanlar ayaklandı. Gavura gavur demenin günah sayılacağı zamanları gösterdi Allah bize! Avrupa ve Amerika hükümetlerinin tüm desteklerine rağmen halklar ayağa kalktı. İnsanlar oluk oluk sokaklara aktı. Kendi vergileriyle akıtılan kanların hesapları sorulmaya başlandı.

Tüm dünyada ve Türkiye’de bu zamana kadar görülmemiş büyük bir boykot hareketi başladı. Herkesin severek kullandığı büyük büyük markaların kapıları açılmaz oldu. İnsanlar kendilerine alternatif aramak için tartışmaya başladı bu defa. Hepimiz elimizin kolumuzun nasıl da bağlandığını, aslında tüm dünya ekonomisinin nasıl bir sistemle Yahudi tekellesmesinde olduğunu bir defa daha gördük. Yine de tüm engellere rağmen boykota devam etmek isteyen bir avuç insan bu defa boykot ettiği için boykot edilmeye başlandı! Kimseden ne bir tebrik ne de bir alkış beklemeyen bu insanlar bu defa vicdan sahibi olmasını beklediği kişilerce aşağılanmaya, boykot kararlarından dolayı hafife alınmaya başlandı! Oysa Hz. İbrahim( a.s)’ın ateşe atılacağını duyduğunda ona bir damla su taşıyan karınca günümüzde dahi nasıl onurlu ve şerefli bir iş yapmış olduğuyla anılıyor. Bugün Filistinde ölen tek bir insan için kendi zevklerinden ufacık bir taviz veremeyenler, İbrahim’in (a.s) ateşine su taşıyan karıncalarla alay eder oldu. Dünyanın her yerinde din, dil, ırk ayırmaksızın insanlar birlik olmuşken bu birliği bozmak için yükselen cılız sesler de elbette olacaktır. Türkiye malesef öncü özelliğini yitireli çok oldu. Bugün müslüman olmayan Batı ülkelerinin sesleri müslüman ülkelerden çok daha gür çıkarken “Güneş Batıdan mı doğuyor acaba?” sorusu müslümanların içine dert olmalı. Tüm bu olanlara rağmen hala zorbanın ve zalimin yanında olmak isteyenler buyursun olsun. Tüm acizliğine rağmen mazlumun hakkını savunan da buyursun savunsun. Sözüm ne iyilere ne de kötülere, sözüm yalnızca iyi olmak isteyenlere mani olmak isteyenlere. Biz gerçek savaşçılar değiliz, bunu her akl-ı selim bilir. Filistin’de şehadete gülerek giden onca insanın tırnağı kadar dahi olamayız. Bunu da biliyoruz. Ama “Bırakın, savaşçı onuruyla ölelim!”


0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir