Sen gideli çok değişti buralar sevgilim
Güneş eskisi kadar parlak değil mesela
Yağmurlar zarafetini yitirdi
Kamburu çıktı göklerin
Yalnız buralar değil ben de çok değiştim sevgilim.
Yazları bile üşüyen ben
Kışları dahi üşümüyorum
Ne de olsa hiçbir zemheri ellerin kadar soğuk değil
Hani ezan okununca insanın içi bir tuhaf olur ya
Kalbi böyle diken diken
İşte artık olmuyor bana
Her vakit mübarektir
Ama hiçbiri senin içinde olduğun vakitler kadar güzel değil.
Seninle konuştuğum ki kadar ıslak değil dudaklarım.
Öyle eskisi kadar da çok konuşmuyorum zaten
Kim var ki konuşacak
Dost dediklerimin üstünü teker teker çizdim defterlerden.
Çok insan öldürdüm yaşarken.
Çok defter eskittim hasretinden.
Yalnız defterleri değil ellerimi de eskittim
Yokluğunda kırılan kalbimi avuçlamaktan
Bakışlarım desen baştan aşağıya senin gözlerin
Gülüşüm desen senin gülüşün
Sen gülünce açan çiçekler
Karnını doyuran kelebekler.
Kelebek demişken sevgilim aşk diyorlar kelebek falan
Yalan söylüyor yalan
Ya da ben aşkı yanlış yaşamışım
Çünkü seni gördüğüm o ilk günden beri içimde bir ateş
Bir ateş ki üstüne okyanuslar boşaltsan sönmez
Süleyman’ın rüzgarları esse dinmez.
Gariptir sönsün de istemiyorum
O ateştir beni yaşatan
Sönsün istemiyorum
Kavuşalım istemiyorum
Şu saatten sonra kavuşmamız bir trajedi
Yıllardır arka bahçesinde manolya yetiştirmeye çalışan yaşlı bir teyzenin
Manolya açtığını görünce ölmesi
Mezarında manolya açması gibi bir trajedi.
Vuslat istemiyorum
Beklemek, özlemek, firak
O teyze hep manolya hayali ile yaşasın istiyorum
Seni daha çok sevmek istiyorum
0 yorum