Derin yaralarım var benim, yerden göğe.
İçimi sızlatan, derin ve bucaksız melodi…
Kulaklarımda çınlarken, çocukluğumdan bir tını rüzgarla beraber.
Çocuk kalbim çok yorgun ve kırgın
kim üzdü seni?
İçimde sızı yüreğimin odalarında dans ederken.
Asmaya kesmeye gelince, herkesten önce koşarım ben beni linç etmeye.
Hiç mi acımazsın be kendine,
azıcık sevsen ya kendini, vardır elbet senin de güzelliklerin!
Koş bir çiçek al kendine, yüzünde bir gülümsemeyle, korkma sen de sev kendini.
Eskimiş sanki bu sokakların taşları yoksa eskiyen ben miyim?
Kulaklarımda çınlarken, çocukluğumdan
bir tını rüzgarla beraber.
Hani benim taklacı kuşlarım, dokuz taşın taşları, yerde ki seksekten kalan tebeşir izleri?
sokaklarda bir koku beni benden alıyor acı tatlı ekşi.
Tanıdık bu binalar, benim mi şuradaki el izi.
Unutmuşuz, birbirimizi sevmeyi unutmuşuz.
Hasretle baktığım gözlere, gafletle baktığım günler de gelecekmiş meğer.
Saymayı unutmuşuz birbirimizi.
Gönülden gönüle konuşmayı da.
Dinlemeyi unutmuşuz birbirimizi.
Eller kulaklarda gezer olmuş, sesler gelmesin diye.
Sessizlik, en büyük çığlığımız olmuş.
Görmeyi unutmuşuz birbirimizi.
Hayalet misali gezinirken.
Oysa ki ne güzeldik be biz seninle.
Bak anımsadım, dudağımın kenarında bir tebessümle.
Ne dersin ulaşır mı kahkahalarımız semaya yine.
Yanar mı ellerimiz birbirine değince,
Duyar mıyız birbirimizi yine,
Ne dersin sever miyiz birbirimizi yine?
0 yorum