Keloğlu
Bir hayal ki düşünmez yarını aşkı felek
Der bu demde hayalsiz o mu ki aşkı keder
Derdi gamla yoğurmuşsa semadan ne gerek
Hoş ki derdime yoktur ilacı aşkı yeter
Dert benim mi, halimden ahımı bilse felek
Ser bu halde ahımdandı lalü aşkı keder
Yağma sen su, garip damlalara beste gerek
Beste der ki halimden gönüle değse yeter
Dolsa kalbe de sancın gibisi fevki felek
Dinlemez o yârin feryadını aşkı keder
Esme sen ruzigar derdime fisun ne gerek
Firkatin hayalinden tarumarım hu yeter
Ebri ihsanıdır, dilden döküle kahru felek
Kahrı derdime derman hicabı aşkı keder
Pusludur semavat kalbe ziyadan su gerek
Yağmurun sesidir kalbe ziyanında yeter
İnşikak payesinden nasibi var mı felek
Gök delinse ne söyler gönlüne aşkı keder
Görmeyen gönülüm ah edene var mı gerek
Gökte olsa ahımdan yıkılacak hu yeter
Bir bahar gibi handan sükunu savm-ı felek
Titreyen çiçeğin yaprağında aşkı keder
Görmesem baharından gülememiş ne gerek
Kör olan gönülün aşkına da bir du yeter
Yaz ki geldiği günden beri açıktı felek
Harfi aşkı hazandır yazımı aşkı keder
Gürleyen semavatsız gönüle sorsa gerek
Gelmesin hayalimden neşeti şavkı yeter
Geçse yaz yine handan baharı sâni felek
Aşkı bulsa giden gelmese de aşkı keder
Güz ki fırtına göklerde kime, hangi gerek
Devri aşka düçar fırtına serab da yeter
Mevsimin şahıdır kış durulamaz o felek
Kahrı var, gariban kim, hatıra aşkı keder
Kim kalır gerilerden üstüne kar mı gerek
İnme ey, hakirim, derdime de desti yeter
Bir hayaldi, senin sırrına vakıf mı felek
Gürleyen afitab ol beni de aşkı keder
Salma derde halimden bahise var mı gerek
Fikri aslı halimsin bahisi devri yeter
Göz benim sanarım baktığıma der mi felek
Göremeyen, ferasetsiz bakışı aşkı keder
Gördüğüm ise kezzab halimi bilse gerek
Baktığım nazarın görmezi muciz mi yeter
Duymamış şu kulaklar huzuru sanki felek
Kim nasıl nida etsin hakimi aşkı keder
Dert de sen bu dertsiz kulağa dert mi gerek
Duymamış, duyamaz ses, cananı savtı yeter
Lezzetin tarifinden ne bilesin ki felek
Tatmadın ki bu lezzete hazı aşkı keder
Islamışsa gönülden esene hande gerek
Hazzı bilmemiş, sen, gönüle ben de yeter
Duymuyor şu gafil, âh, rayihasında felek
Kim odur ki aşık duymaya ki aşkı keder
Göz müdür kulağından mı ki bu derde gerek
Bilmeyen hû çeker derdime kokun da yeter
Yetmiyor takatim hissi yakinin de felek
Tutmuyor şu elim kalbi hale aşkı keder
Ellerim esirindir esaretin ki gerek
Hürriyet masalından feragatim de yeter
Var mıdır kelamından aşkı bulsam mı felek
Bulmayan nasihatkeş fakiri aşkı keder
Nerde bulduğunun var mı önemin, ne gerek
Yoldu gittiğimiz anca yürüyüş de yeter
Vuslatında devam var derdine kahru felek
Aşkı yolda devamkâr derdimi aşkı keder
Bulduğum senin saçlarını tutsa gerek
Tutmasaydı gönlümde nalanın da yeter
Yol ki burda gitmekten derdine sorsa felek
Derdimin olacak hilkatine aşkı keder
Kehmekeş gibi olmazsa devadan ne gerek
İnmeseydi gönül, hilkate, yakarsa yeter
Söylemek mi kelam aşkı itiraf mı felek
Duymayan bilemez kim bile bu aşkı keder
Bilmesen de sızın var mı yarenin mi gerek
Yar diyen gönülün sırrı işitse yeter
Varmıyor şu dilim arzu hale aşkı felek
Yazmıyor kalemim derdimi de aşkı keder
Kalmamış lisanım aşka semadan ne gerek
Gam benim, deva sensin, zekatı aşkı yeter
0 yorum