Ayşe Sümeyye Karacan

Salih Suruç 1953 yılında Şanlıurfa’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Şanlıurfa’da, yüksek öğrenimini 1976 yılında İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünde tamamladı. Dergi, yayınevi ve gazetelerde editörlük, kültür-sanat ve edebiyat sayfa koordinatörlüğü yaptı. Çerkezköy Merkez Vaizliği, Başbakanlık Basın ve Halkla İliskiler Müşavirliği, TBMM’de müşavirlik, Kültür ve Turizm Bakanlığı Milli Kütüphane Daire Başkanlığı, Duşanbe Kültür ve Turizim Müşavirliği görevlerinde bulundu. Peygamberimizin hayatına iliskin çalışmasıyla 1988’de Pakistan’da Siyer Dünya Birincilik Ödülü aldı. Bu eser Türkmenistan’da Kiril alfabesiyle, Kazakistan’da ise Kazakça yayınladı. 

Kur’an çocuklarımız için dünya hayatının süsü der. Çocuklarımız görme gücümüzü, görüp ibret alma gücümüzü artırır. Çocuklar, hayranlık duydukları kişinin aynası olurlar. Davranışları onlara göre şekillenir ve onları örnek alırlar. Yap demekle olmaz, ayna olmak lazım dünya süslerimize. 

Ölçülebilen sevgi zavallı bir sevgidir, der Shakespeare. Yüce ve asil olan sevgi sınırsız ve karşılıksız olan sevgidir. Peygamberimize olan sevgi de bu olmalıdır. Karşılıksız…

Şefkat sevgiden yücedir, der bir hakikat ehli. Bazen sevginin azaldığı yerde şefkat bitmez. Çünkü peygamberimiz “Yüce Allah rahmetini yüz parça yaptı; doksan dokuz parçasını kendi yanında tuttu, bir parçasını yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça rahmet sebebiyle bütün canlılar birbirlerine acırlar.” (sevgi ve şefkat beslerler) (Buhari, edep 29) buyurur. Çocuklara önce peygamberimizin de bir çocuk olduğunu anlatıp sevdirmeliyiz. Çocuklarla nasıl oyun oynadığından, çocuklarınızla çocuklaşın derken bunu yaşadığından bahsedin. Kaç asır önce peygamberimizin doğayı koruduğunu, taşların, odunların onu andıklarını ve ayrı kaldıklarında ağladıklarını anlatın. Asıl hayvanları, kuşları, develeri, karıncaları bile incitmeyen bir peygamberden bahsedin. Hayvan hakları korumasının asırlar önce yapan bir peygamberden bahsedin ve çağın çok geriden geldiğini vurgulayın. Yüreğinin sevgiyle dolu olduğundan bahsedin. Çünkü peygamberimiz varlığı seviyordu, iyiliği, iyilik yapmayı, Allah’ın adını anmayı ve yaşatmayı seviyordu. Bunu küçük yaştan itibaren çocuklara işliyordu. Dönüp bir de kendimize bakıp çocuklarımızı peygamberimiz gibi sevebiliyor muyuz soralım; dayak atmadan, dünyamızda öfkeye yer vermeden. Evleneceğimiz kişiyi  seçerken bile babalığı nasıl olur diye düşünerek yuva kurmaya özen göstermeliyiz. İslam üzere evlilikler yapmak, göz aydınlığı evlatlar yetiştirmek için çaba sarf etmeliyiz.

 Çocuğumun benim üzerimde hakkı var; isim koymak gibi, edebi gibi, terbiyesi gibi, Allah’ın yasakladığı şeyleri onlara yasaklamak, Allah’ın emrettiklerini onlara emretmek gibi… 

Çocuklarımızın hakkına girmeden örnek alınacak en güzel insanı evlatlarımıza sevdirerek başlamalıyız. Sevdirirken sevmeliyiz çünkü onların bizim aynamız olduğunu da unutmamalıyız.


0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir