Muhsine Sevra Kaçalin

Alman yazar Michael Ende’nin Ocak 1973 yılında yayınladığı Momo, fantezi veya fantastik roman türlerine dahil edilen bir eserdir. Her ne kadar çocuk kitabı gibi görünse de genç yetişkinlere daha çok hitap eden bir romandır. Michael Ende’nin, sisteme ve modern zamana eleştiri getirdiği Momo, modern insanın içinde bulunduğu yabancılaşmayı ortaya koymakta ve dünyanın sevgi, dostluk gibi değerleri yitirmesini ele almaktadır.

Roman, bilinmeyen bir zamanda, kim olduğu nereden geldiği bilinmeyen bir çocuğun, neresi olduğu bilinmeyen bir şehre gelmesiyle başlıyor. Zamanın çok kıymetli olduğu, herkesin biraz zamana ihtiyacı olduğu ama kimsenin zamanının olmadığı zamanlardan bahsediyor yazarımız Michael Ende. Kimsenin kimseyi dinlemeye vaktinin olmadığı bir dönemde herkesi can kulağıyla dinlemek gibi özel bir yeteneğe sahip olan küçük bir kız çocuğudur Momo. Gittiği şehirde çabucak sahiplenilir. Çünkü çok özel bir çocuktur. İnsanların insan olmanın hazzını duymasını, çocukların çocuk olmanın tadına varmasını sağlar. Fakat bu durum çok uzun sürmez. Ellerinde çantaları, ağızlarında sigaralarıyla çıkagelir takım elbiseli “duman adamlar”. İnsanları zamandan tasarruf etmeye ikna ederek ‘‘Zaman Tasarrufu Şirketi’’ne dahil ederler. Zaman tasarrufunu kabul eden insanlar aslında dostlarıyla geçirdikleri vakitleri verirler duman adamlara. Bir zaman sonra öyle bir hâl alır ki bu durum, şairin “Ah kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya…” dediği noktaya gelir insanlar. Zamandan tasarruf etmeye çalışırken kendilerinden, insanlıklarından verirler aslında. Daha çok çalışır, daha az sever, daha az eğlenirler. Yazar bunu ‘‘Daha çok para kazanıp, daha çok harcıyorlardı. Fakat yüzleri asıktı, yorgun ve keyifsizdiler, gözleri dostça bakmıyordu.’’ cümleleriyle anlatır. Yetişkinler zaman tasarrufu için yoğun iş temposuna girince çocuklarla ilgilenecek ebeveynin bulunmaması üzerine çocuklarla ilgilenilmesi için ”çocuk depoları” kurulduğundan bahseder. Bu çocuk depolarında çocuklar her zaman planlı bir eğitime tabidirler. Hayal kurmaları ise yasaktır. 

Duman adamların planları tıkır tıkır işlerken Momo giderek yalnızlaşmıştır. Duman adamlar insanlardan çaldıkları zamanlarla var olurken, insanlar zamanlarından tasarruf ettiklerini zannetmeye devam etmektedirler. Fakat Momo bir şeylerin ters gittiğinin farkındadır ve duman adamlarla mücadele edebilecek tek kişi de odur. Momo’nun yardımına ise Hora Usta ve kaplumbağası Kassiopeia koşar. 

Burada genel olarak ele almaya çalıştığım bu kitap, okuyucusuna bir romandan çok daha fazlasını sunmaktadır. Kısaca “zaman” kavramı üzerine kurgulanmış, modern dönem eleştirisi sunan çok anlamlı bir romandır. Adeta modern insanın içeriden bir eleştirisidir. Sanayi Devrimi’yle başlayan süreci okuyucunun gözlerinin önüne seren yazar, kentlerin büyüyüp gelişmesi, betonlaşması, insanların çok kazanmak adına verdikleri mücadelenin kendi benliklerinde ve hatta çocuklarının hayatındaki etkisine vurgu yapmaktadır. Günümüz toplumlarında insanların zaman algılarında meydana gelen değişimlere, lüks yaşam için kaybedilenlere, çocukların oyunlarındaki değişime dikkat çekilmektedir.

Kitabın son sözünde yazar: 

“Ben size bütün bunları olup bitmiş gibi anlattım, çünkü biri de bana böyle anlattı. Oysa gelecekte olacakmış gibi de anlatabilirdim.” diyor.


0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir