Şeymanur Ertürk

Durdu.

Aslında, önce durdurmak istedi, televizyondan yükselen “Bu adamın 5. evliliği olduğunu bilsem evlenir miydim?”, mutfakta çalışan aspiratör, dışarıda yarışırcasına, bağırtılarak sürülen araba ve birbirine geçen insan seslerini. Hışımla kalktı televizyonu kapattı, mutfağa gitti, aspiratörün düğmesine bastı, camdan kafasını çıkardı avazı çıktığınca bağırdı “Durun! Şu arabaları bağırtmadan sürün, hatta sürmeyin, ya da bizim sokaktan geçmeyin.”

“Hey! Siz niye bağırarak konuşuyorsunuz? Konuşmayın ya da kulaktan kulağa konuşun, ses bana gelmesin, dursanıza.” Arabalar sağır taklidi yaparken, insanlar daha çok seslerini yükseltmeye başladı, “Kapat camını gir içeri, deli misin nesin?” dedi. Çabuk pes eder zaten, kapadı camı. Girdi içeri.

Dursun istedi. Televizyonu durdurduğu gibi evin dışında olanları da, durduramadı. “Yeterrr!” dedi kendi kendine. “Susun artık, herkes sussun. Bir kelime duymaya, bir şey daha hissetmeye tahammülüm kalmadı.” derken, hissetmemeye başladı. Durdurmuştu zihnini, duygularını… Araba seslerine sinirlenen tarafı durmuş, insanlara kızmış tarafı uyuşmuştu. O taraflar donunca, burnundan giren havanın yer çekimine meydan okuyup, vücudundan aşağıya indiğini hissedince, bunun göğsünü nasıl ferahlattığını farketti. Durmanın ve donmanın iyi gelişiyle tanışıyordu.

Ve zihni sadece şu cümleleri söyleyebildi:

“Bu sabah sanki her şey daha mı huzur verici?” durunca farketti, huzurun kendisi, ta kendisiydi.

Psikolojik sağlığımızın bizim dışındaki insanlardan tabi şekilde etkilendiği ancak bizim oyunu tersine döndürecek potansiyelde olduğumuzu hatırlatmak isteriz.

Kategoriler: Deneme

0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir