Elfin

Onlar, aynı gökyüzünde parlayan ama asla yan yana gelemeyen iki ışıktı. Biri yıldızdı; küçük, inatçı, parlak. Diğeri ise Ay; güçlü, dingin ama içinde saklı fırtınalar barındıran. Yıldız, Ay’ın ışığını en çok sevendi. Hep ona bakar, hep onun etrafında parlardı. Ama gökyüzü onlar için adil değildi. Onları ayırmak isteyenler vardı. Ay’ın gökyüzündeki yeri belliydi, yıldızın ise ona yaklaşması yasaktı. Ayrılmak zorundaydılar. Gözlerini son kez kaldırıp baktılar birbirlerine.”Gitmeliyiz,” dedi Ay. Sesi titredi ama belli etmedi.”Gidiyorum,” dedi yıldız. Işığını biraz daha kıstı ama sönmedi. Ve gittiler. Geceler birbirini kovaladı.Yıldız yine parladı ama hiç eskisi gibi değildi. Ay yine gökyüzünde süzüldü ama ışığında bir eksiklik vardı.Onlar birbirinden uzaktayken gökyüzü hiçbir zaman tamamlanmadı. Ama kader, en büyük gökyüzüydü. Ve bir gece, bulutlar çekildi, uzaklık bitti. Yıldız, Ay’ın ışığında yeniden parladı. Ay, yıldızın varlığıyla tamamlandı. Onları ayıran her şey yok oldu.
Gök kubbe, nihayet onların kavuşmasını izledi. Çünkü bazı aşklar, ne kadar geç kalırsa kalsın, sonunda mutlaka aynı gökyüzünde birleşirdi.
0 yorum