Stajyer Avukat Hilal Aşçı

Twitter isimli sosyal paylaşım sitesinde 8 Aralık’ta bir kullanıcının tweetiyle başlayıp daha sonra çığ gibi büyüyen taciz ifşa hareketi hepimizin gündeminde. Halihazırda oldukça tartışmalı olan bu konu, sürecin devamında taciz ettiği iddia edilen bir yazarın intihar etmesiyle daha da alevlendi. 

İfşa, sözlük anlamı olarak gizli bir şeyi açığa vurmayı, açıklamayı, yaymayı ifade ediyor. Hukuki yönüyle ifşa ise kişinin kendisine karşı işlenmiş bir suçu açıklaması anlamına geliyor. Kişinin kendisine karşı işlenmiş bir suçu ifşa etmesi, kural olarak sorumluluğunu gerektirmez. Suçun işlendiğine dair açıklamanın sosyal medyadan yapılmasında da bir sorun yoktur. Ancak burada önemli olan açıklananların gerçek olmasıdır. Gerçeğe aykırı açıklamalar kişinin Türk Ceza Kanunu‘nda düzenlenen iftira veya hakaret suçundan sorumluluğuna sebebiyet verebilir.

Gerekli yargısal makamlara başvurulmadan böyle bir ifşaya girişilmesi, ceza muhakemesi sistemlerinden biri olan tahkik sistemini akla getirebilir. Tahkik sisteminde yargıç hem suçlayan hem de delilleri toplayan taraftır. Çağdaş ceza muhakemesinde artık kullanılmayan bu sistem, orta çağ engizisyon mahkemelerinin benimsediği bir sistemdir. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, işlenmiş olan bir suçun ifşa edilmesinde herhangi bir sakınca yoktur, ancak tekrar belirtelim, bu, mahkeme hükmüyle sabit olan suçların ifşası için geçerlidir. Burada ifşalanan kişinin iddia, savunma ve yargılama makamları nezdinde yargılaması yapılmış, taraflar kendi delillerini ortaya koymuş ve kişinin suçluluğu akıllarda herhangi bir şüphe bırakmayacak şekilde kesinleşmiştir. Dolayısıyla bir engizisyon yargılamasına sebebiyet vermemek için ifşa hareketinde dikkat edilmesi gereken, temel ceza hukuku ilkelerinden masumiyet karinesinin ihlal edilmemesi ve kişinin hedef haline getirilmemesidir.

Bu noktada hepimizin ve bilhassa yargı aktörlerinin kendine sorması gereken soru şudur: Kişiler bir suça, özellikle cinsel suçlara maruz kaldıklarında, neden adli makamlara başvurmak yerine böyle bir yolu tercih etmektedir? Burada da karşımıza bu suçlara maruz kalanların yaşadıkları travmanın iyileşerek mücadele gücünün kazanılmasının diğer suçlara göre daha uzun sürmesi, eril hukuk kültürü, cezasızlık ya da uygulanan cezaların tatmin edici olmaması, suçun doğası gereği cinsel suçların ispatlanmasındaki zorluk, mağdur suçlayıcı toplum kültürü ve süreç sonunda ödenen bedel açısından suçu açıklayanın failden daha fazla bedel ödemesi gibi nedenler çıkmaktadır. Suç olgusunun toplumların bir gerçeği olduğu düşünüldüğünde suçun bitmesini ummak iyimser kalsa da hukuk güvenliğinin sağlanması adına yargıda onarıcı adalet yaklaşımının benimsenmesini beklemek hepimizin hakkı diyebiliriz.


0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir