Şakir Zümre

Ne yol sevgisiymiş bu efendiler? Herkes üzerinde olduğu yola ne güzellemeler diziyor? Zannedersin başka yol yok. Hatta öyle ki sanki o yolda yaptıkları hatalar da yollardan kaynaklanıyormuş gibi bir tavır içerisinde insanlar. Kendi yaptıkları hataları da yollara kitap edenlerin aynı yoldan giden insanları da sanki farklı yolların yolcusuymuş gibi lanse etmeleri ne kadar da hoş değil mi! Altı üstü üç beş tane yol var. Her yola giren kişi kendi yolunu farklı bir yol sanmakta. Sonra benim yolum şöyle, benim yolum böyle.

Unutmayalım efendiler! Yol durur yolcu gider! Şöyle güzel yol, böyle iyi yol, bu yol böyle mükemmel, şu yok şöyle hatalı; bunlar ikinci planda önemlidir. Aynı adam farklı bir yola girse farklı bir şekilde mi davranacak. Yahut kendi hatalarını hangi yolla öğretebilecek? Asfalt yoldan gitmedin de toprak yoldan gittin, hedefine varmayacak mısın? Demiryolunu değil de havayolunu kullandın ne fark edecek? Esas olan varmak değil mi? Gerçekten esas olan hedefe varmak mı? Hedefe varan yolda her şey mübah mı? Hedefe ulaştıktan sonra neyi nasıl yaptığının bir önemi yok mu? Sırf hedefe erken ulaşmak için verilen hiçbir tavizin mi önemi yok? Yolun durması yolcunun nasıl durduğunu önemsiz mi kılacak? A yolundan gidenler bir zaman sonra B yolundan gidenler gibi davranacaklarsa ay yolunun B yolunun ne önemi var?

Temel ahlaki davranışlar dediğimiz şey ucu bize dokunana kadar mı temel ahlaki şeyler olarak isimlendiriliyor? Bize dokunmayan şeyin ahlak iyiliğini ne derecede önemsiyoruz? O zaman yolun ya da yolculuğun ne önemi var? Yol dursa ne olur yolcu gitse ne olur? Yolun şartlarını taşımadan yolun ulaştığı hedefe ulaşmanın ne anlamı var? Hırsız bizden olduğu müddetçe sessiz kalmanın yahut bizim yolcuların hırsızlık yapmasının bize ne katkısı var? Eğer yolumuz hırsızlık yolu değilse o zaman hangi yolda hırsızlık yapıldığının bizim için ne farkı var?

Demem o ki her yol mübah olacaksa falan yoldayız dememizin ne anlamı var? Her ne kadar günümüzde bilgi ile alakası olmayanların kendisine bilge dediklerini görsek de aslında krallıkla çok da alakası olmayan Bilge Kral’ın şu sözünü unutmamamız gerektiği kanaatindeyim. Hoş zaten Bilge Kral’a da Bilge Kral diyen sadece biziz. Yoksa kendisine bizden başka krallık yakıştırması yapan da yoktur. Ömrünü bilginin ve bilgeliğin ışığında geçiren bir kişiye kanla ve çağın şartlarına göre hareket etmek ile özdeşleşen krallık ismini yakıştırmak da belki de ayrı bir ironidir. Hasılı şöyle diyordu Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç ele geçirilen Sırp askerlerine karşı nasıl bir tutum sergileyeceği konuşulduğunda. Tabii ki bazı insanların hak verdikleri şekilde, acısı olan acıyla hareket etmek istiyor ama hayatta acıdan daha önemli şeyler olduğunu da belirtiyor Bilge Kral. Biz de diyor, biz de zalimlerden olacaksak zalimlere karşı savaşmamızın ne anlamı var? Sahi gerçekten ne anlamı var?

Biz de yeri geldiğinde torpil yaptıracaksak torpil yaptıranlaranlardan şikayet etmemizin ne anlamı var? Yeri geldiğinde yalan söyleyeceksek yalan söyleyenlere karşı olmamızın ne anlamı var? Daralma sınırımızı açtığımızda dumana sarılacaksak dumansız hava sahası aramamızın ne anlamı var? Satışı yapan biz olduğumuzda yüksek kârlar isterken şu an satış yapanların düşük kâra razı olmasını beklemenin ne anlamı var? Mevcut otoritenin yaptıklarını yapmaya devam edeceksek otoriteye karşı olmanın ne anlamı var? Muhalefet durumuna düştüğümüzde mevcut muhalefetlerle aynı çizgide olmanın ne anlamı var? Sonunda varacağımız yol aynıysa başka yollara sapmanın ne anlamı var? Bilge krallar az konuşur bu yüzden bizim lafımızın uzamasını çok görmeyin. Zaten lafın tamamını söylememiz gerekmese belki de hiç konuşmamız gerekmeyecek. 

Yol mu durur, yolcu mu gider, hayatın gereklilikleri mi, mecburiyetler mi, tercihler mi, bunlar çok da önemli gibi değil. Sonuçta ortaya çıkan şeyler asıl niyetlerimizi ortaya koyacaktır. Öyleyse bırakalım yolu yolcuyu, ya da bırakmayalım ne fark eder? Zalimlere karşı mücadelemiz zulüm aletlerini kontrol etme arzumuzdan geliyorsa bırakalım bu ayakları! Zaten sonunda bir türlü bıraktırılacağız ya! En azından kendimizi kandırmış olmayız.


0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir