Şakir Zümre

“İnsanlık içerisinde kalan son merhamet tanesini aramalıdır.” Bu manşet sanki işlenmiş son zamanlarda gazetelere, mecmualara ve dahi koca koca ilanlara. Yahut daha modern bir şekilde söylemek gerekirse sosyal medyada fenomenlerinin oyunu haline gelmiştir. Daha çok beğeni almak ve ilgi toplamak için kimi zaman kurgu, kimi zamanda aldatmaca hikayeler karşımıza çıkmakta. Ama tüm kesimlerin üzerinde birleştiği nokta son merhamet tanesinin nerede olduğuyla ilgili. Verilen cevaplar ortak: Tabi ki bizim yanımızda.

Her yaştan ve gruptan insanlar herkesin kendilerine eklemlenmesini beklemektedir. Herkes kendi bakış açısıyla kötü durumları analiz etmekte ve bu kötülüklere kendince cevaplar üretmektedir. Çay bardaklarından bakanlar nasıl ki tek çare çay tabakları olmalı derken, bira bardaklarından bakanların da tek çaresi bira şişelerinden ibarettir. Bitmeyen bir kin her tarafı sardığı, aşikar bir hale geldiği için insanları merhamet kırıntıları etrafında toplamak istiyor her grup. Köpeklere merhamet etmeye dikkat çekiyor bir grup insanların köpekler kadar önemsenmemesi umurlarında bile değilken. Yüksek emisyonlu araçlarından vazgeçmeyenler hava kirliliğine karşı yüksek eylemler içerisindeler. Alkollü içecek tüketim haklarının engellenmesine karşı şiddetle karşı çıkanlar, alkollü insanların masumların canlarını hiçe saymalarını önemsemiyorlar. Benim mezhebimdensen dindar bir Müslümansın ve yüksek standartları hak ediyorsun diyen birisiyle, benim çıkarlarıma hizmet ettiğin kadar haklı bir muhalif olabilirsin diyen birisinin farkları konuşuluyor. Hangisi daha haklı, hangisi daha merhametli tartışması içerisindeyiz. Her grup kendi demagojisi içerisinde cümle tekrarından başka bir şey yapmamakta. Aman öldük diyenler akıllarını neyle yemişler anlamış değilim. Günlük güneşlik isek bu ayağımızdaki çamur nedir?

Tüm hesapları maddi ve ölçülebilir şeyler üzerinden yaparsak daha ne bekliyoruz ki? Herkes kendi standartlarını oluşturup kendi çıkarlarını düşünecek elbette ki. Ne bekliyoruz ki? Kendimize dönen ibrelerde tüm söylemlerimiz tam tersine dönmekte. Bizim başımıza geldiği müddetçe felaket saymadığımız olaylar var! Bizim başımıza gelince normal olaylar bile harikulade olmakta! Kime neyi, nasıl anlatabiliriz ki? Ahlak söze gelince ahlak, kültür söze gelince kültür, terbiye söze gelince terbiye haline geldi. Herkes çıplak gezmeye alıştığı için şairin dediği gibi ne Godiva geçiyor yollarımızdan, ne de kimse kör kalıyor. Sonra merhamet tanesi arayalım bu iğrençlikler içerisinde. Sizin iyimserlik dediğiniz şeyin lügatlerdeki karşılığının menfaat olduğunu açıklamaya gerek var mı zannediyorsunuz!

Ne olacak peki dediğinizi duyar gibiyim. Bu işin sonu ne olacak? Daha başka bir son bekliyorsanız ne diyebilirim ki size. Sonuçta herkes kendi çölünde kahrolup gidecek Mecnunun adını dahi duymadan rüzgarlarda!


0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir