Şakir Zümre

“İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşır.” derler. İletişimin öneminden bahsederken nice beylik laflar edilir. Kelimelerin kendisinden ve kelimelerin anlam bağlamlarının öneminden bahsedilir. Dil bilimsel çalışmalar devam ededursun bir yanda yine de insanlar anlaşamazlar birbirleriyle. Hayvanlarda temel ihtiyaçlar karşılandıkça bir arada yaşayabilme, yani anlaşabilme durumları kaçınılmazdır. Hatta birbirlerine düşman dediğimiz hayvanların bir arada beraberce yaşadıklarını görürüz.

Halbuki insan öyle midir? Aynı dili, aynı kelimeleri, aynı bağlamları kullanan insanların dahi anlaşamadıklarını görürüz. Hatta çoğunlukla temel ihtiyaçları karşılanan insanların daha çok iletişime kapalı olduklarını görürüz. Mesela karnı aç olan insanların dilleri ve ideolojileri farketmeksizin açlık oranlarıyla doğru orantılı şekilde anlaşma durumlarının ortaya çıktığını görüyoruz. Bir insan yeterince aç kalmış ise herkes ile sofraya oturabilmekteyken, yeterli açlık seviyesinde olmayan insanlar yemek dahi seçebilmekteler. Burada bahsettiğim mevzu insanın yemek seçmesi, midesinin almaması yahut yemeyi tercih edip etmemesi değil. Açlık durumuyla aynı oranda bu durumun ortaya çıkmasıdır.

İnsan belki de iletişimde en geriden gelen canlıdır. Özellikle kendi başına gelmemiş yahut gelme ihtimali görmediği konularda iletişime kapalı olmayı seçebilmektedir. Bilinçli yahut bilinçsiz bu tercih kişiyi iletişime kapattıktan sonra hangi dili konuştuğu anlamsız hale gelmektedir. Zaten kelimelerden ziyade farklı diller anlaşmanın temelini oluşturmaktadır.

Mesela menfaat dili insanlarda anlaşmanın temelini oluşturmaktadır. Ortak bir menfaat için hareket eden insanlar birbirlerinin kelimelerini anlamasalar dahi gayet güzel anlaşıp hedeflerine varabilirler. Zira menfaatler insanın zihnini açmakta, yapacağı davranışları belirginleştirmektedir. Bir menfaate odaklanan insan normalde çekmeyeceği sıkıntıları çekmekte, menfaatinin önünde oluşan engelleri aşmak için hiç yapmayacağını düşündüğü eylemlere girişebilmektedir. Hatta kendisi için elzem gördüğü bir şeyi başkası için lüks olarak adlandırabilmektedir.

İşin en üzücü yanını ise romantikler oluşturur. Sevgi diye bir ortak dilden bahsederler sanki dünya üzerinde insanlardan sevgi hasıl oluyormuş gibi. İnsan sevgiyi tüketmekte iyidir. Sevgiyi paylaşıp üretmek uzun zamandır insanın terk ettiği bir davranıştır. Bir insan dünyada bu kadar eziyet varken sevgi mavallarına nasıl inanabilir ki! Parası olmayanın huzurunun olmayacağı aşikardır. Parası olmayanla kimse aynı dili konuşmamaktadır. Âbâd olmuş şehirlerde bile parası olmayanların çektikleri rezillik akıl almayacak boyuttadır. Bir türlü parası olanlarla aynı dili konuşamazlar. Fakir bir ailede doğan birisinin ise para sahibi olabilmesi çok düşük bir ihtimaldir. Para parayı çekmektedir. Doğal olarak menfaatler menfaatleri çekmektedir.

Son söz olarak demek istediğim şey aynı dili konuşmak diye bir şeyden değil de aynı menfaatleri paylaşmak diye bir şeyden bahsetmek daha gerçekçi olacaktır. 


0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir