Merve Karadağ

İçimde kocaman bir yürek taşıyorum. Dünyayı yakabilecek kadar güçlü ve öfkeli, dünyayı kucaklayacak kadar sevgi dolu ve merhametli…
Bu iki duygu bir yürekte toplanınca, insanın göğüs kafesinde her daim hâlihazırda bekleyen bir ağrı oturuyor. Bu, öyle basit, sıradan bir ağrı değil; insanın onunla baş etmesi bir hayli güç. Bir zaman sonra bu duyguyla baş edemeyeceğini anlayınca, bir savaşa talip oluyor insan… Bu savaşın adı kendinle savaş, belki de kendine zorbalık, belki de kendine en büyük iyilik, belki de en büyük farkındalık. Bu iki duygu sürekli kapışma hâlindeyken, senin bitip tükenmek bilmeyen vicdan muhaseben… Savaşın galibi hangi duygu olursa olsun, senin varoluşun.
Bir de tam tersi insanlar var; vicdanları lâl, gözleri âmâ, kulakları işitmez. Çünkü onlar var güçleriyle elleriyle kapatmışlardır hem kulaklarını hem vicdanlarını…
Dünya döndüğü sürece bu iki tür insan yeryüzünde yaşam sürmeye devam edecek. Savaşlar, hastalıklar, ölümler, doğumlar, düğünler, eğlenceler… Ve bu iki tür insan da bunları izlemeye, yaşamaya devam edecek. Ama her iki tarafın da ortak yaşadığı bir şey bakidir: vicdan çığlıkları…
0 yorum