Şakir Zümre

Her seçim bir darbedir. Seçerken çok dikkat etmek lazım. Neye, nasıl ve niçin darbe vurduğumuzu iyi kavramak lazım! Yoksa darbede ezilenlerden olmaktan nasıl kurtarabiliriz kendimizi? Her seçim bir şuur içerir. Bu her zaman seçimi yaptığını zanneden kişinin şuuru olmayabilir. Ya tercih ederiz ya da zaten bizim için tercih edilmiştir. Aslında zaten yapılmış bir tercihin içerisinde seçim yaptığımızı zannediyoruz. 

Heyhat, Yaşar Kaplan geliyor aklıma! Hoş yeni rahmetli olduğu için herkesin aklına Yaşar Kaplan geliyor. Daha unutulacak kadar olmadı zaten. Yoksa en iradesiz seçimimizin unutmak olduğunu bilmeyen var mıdır? En mütedeyyinlerimiz bile Hz.Muhammed(sav)’i unutuyor. Daha neyi unutmayalım! 

Seçimlerden bahsederken marketler bizi beş farklı deterjan markasından birini seçmeye zorlar, minvalinde bir şeyler söyler Yaşar Kaplan. Haklı olduğu nokta deterjan seçmede bizi özgür bırakmış gibi görünürlerken kirli kalma hakkını vermezler bize. Neyse konumuz haklar değil! Zoraki de olsa seçim yaptığımız ortadadır. Unutmamamız gereken şey iradesiz dahi olsa seçimleri bizim yaptığımız meselesidir. Bu nedenle her seçimizden sorumluyuz. Her bir seçim de ciddi sonuçlar doğurur. Zaten seçimleri darbeye çeviren de budur. 

Tabii ki kültürel kodlarımız bize seçimin iyi, darbenin kötü olduğunu söyler. Kötü örnekler de bu durumu pekiştirir. Tabii ki her zaman durum böyle değildir. Kimi için kötü olan kimi için iyi olabilir. Mesela bir Müslüman için parayı saklamak yerine infak etmeyi seçmek iyi bir tercihtir. İnfak edilen paranın karşılığı bu dünyada beklenmez. Ahirette büyük bir karşılığı olduğu için kişi kâra geçtiği için sevinir. Yalnız aynı eylem bir kapital için kötüdür. Parasını miktar olarak artırmayacak bir iş için harcamak kapitalizmin öğretilerine uygun olmamaktadır. Nasıl ki İslam kapitalizme şüpheyle bakar, kapitalizm de İslam’a öyle şüpheyle bakar. Bu noktada her ikisi de birbirlerinden menfaat elde edebildiği sürece birbirlerine katlanırlar. Burada infak örneğinde olduğu gibi ne zaman ki menfaatler çakışır, o zaman seçim ve darbe konusu devreye girer. Kapital tercihlerde bulunan birisinin seçimi İslam’a darbe niteliğindedir. İnfak yolunu tercih eden bir kimsenin seçimi ise kapitalizme darbe teşebbüsüdür. Aslında her seçim bir teşebbüstür. Çünkü emsallerinin çokça görüldüğü gibi her amel herhangi bir zamanda değişebilir. O nedenle bir kişinin neye darbe yaptığını tam olarak anlamak için amelinin bitmesini beklemek gerekir.

Tabii bizi adam yerine koyan var mı? Bilinmez! Ya da adam yerine koysalar durum değişir mi? O da bilinmez! Bilinen şey bizi bir şeylerden sorumlu tutacaklarıdır. Bazen görünen köy kılavuz da isteyebilir. Vatana ihaneti kimsenin savunmayacağını bildiğimiz halde neyin vatana ihanet olduğunu bilmeyiz çoğunlukla. İdeallerden ve fikirlerden bahsetmiyorum. Eylemlerden ve davranışlardan bahsediyorum. Bugün idari erki elinde bulunduranlar için vatanperver olan savunma sanayi hareketleri, yarın idari erk değişince milletin parasını çarçur etmek olarak görülürse vatanperverlik dediğimiz şey hangisi olacak? Geçmişte örnekleri var, gelecekte neden olmasın?

O sebeple kıymetli okurlar, seçimlerimize dikkat edelim! Kime, neye, nasıl bir darbe teşebbüsü içindeyiz? Sonra teşebbüsümüz olumsuz sonuçlanırsa ağlayıp sızlanmak nafile olacak. Bir de başarısız olup başına gelecek ağır şeylerle uğraşmak zorunda kalmak var. Darbe teşebbüsüne yeltenmemen de mümkün değil. Zira teşebbüsten kaçınman başka bir darbeyi savunmaktır.

Mevzu rayından çıkıyor. Fazla uzatmayalım. Bilmemiz gereken şey şuurlu ya da şuursuz her seçimden sorumluyuz! O zaman neden şuursuz seçelim?!


0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir