Abdurrahman Kıroğlu

“İnsan olmak” günlük hayatta çok yoğun şekilde karşılaştığımız bir ifadedir. Kimileri iyi anlamda kullanırken kimileri bu ifadeyi de bir manipüle aracı olarak kullanırlar. Biz ise insan olmak ifadesini üzerinde uzlaşılması gereken ortak değerler manzumesi olarak ele alacağız. Yani bir nevi insan olmayı kriterlerle anlatacağız. İnsan olmanın kriterlerini değil, insan olarak var olagelmenin gerektirdiği uymamız gereken kriterler. Kendimize insan demeye devam edebilmemiz için uymamız gereken kriterler. Çünkü başkalarına kriter koymak kolay iken kendimize kriter koymak zordur.

Öncelikle insan olmak, diğer canlıların yaşam haklarına saygı duymaktır. Eğer karşımızdaki canlı bizim canımıza kastetmiyor ise onun canlarına kastedecek davranışlardan kaçınmak gerekir. İnsanın dili, dini yahut doğduğu coğrafya öldürülme sebebi olmamalıdır. Zaten bir insanın öldürülmesine sebep olacak olan şey ne olabilir ki? Yapılan hangi yanlış bir insanın öldürülmesine sebep olabilir? Mesela ihtiyacından veyahut zevkten hırsızlık yapan bir kişi öldürülmeyi hak eder mi? Yapılan davranış aynı iken nasıl olur birisi merhamet ile karşılanırken diğeri şiddetin en azılı hâliyle karşılanır? Yahut sosyal seviyesi değişen insanların yaptıkları hırsızlık farklı cezaları almamalı! Yaşam hakkı kişiye “Bu da hayat mı?” dedirtmeden verilmeli. Sadece insan olana değil tüm canlıların yaşam hakkına saygı duymaktır insan olmak. Mesela kendisine zarar vermeyen hiçbir canlıya zarar vermemektir. Sokak hayvanlarının kaplarını tekmelememektir. Sıcaklarda kavrulan canlıları da düşünmektir, soğuklardan üşüyen canlıları da düşünmektir. Hatta ve hatta daha çok mahsul almak için her böceği öldüren ilaçları kullanmamaktır. Kendi bahçesine kullanacağı ilacın yan bahçeye yapacağı etkiyi hesaplamaktır.

İnsan olmak ferdin ve toplumun akıl sağlığıyla oynamamaktır. Sırf kişisel zevkler yahut ferdi çıkarlar için yapılan eylemleri terk etmek gerekir. Mesela sosyal medyada önüne gelen kişiyi eleştirmemektir. Sosyal medyada eleştirmediğin gibi gerçek hayatta da karşındakini rencide etmemeye özen göstermektir. Sürekli sinir ve stres ile insana, hayvana, ağaca saldırmamaktır. Her duyduğu ile hareket etmemektir. İnsan olmanın, duyduğu şeyi teyit etme gerekliliğini beraberinde getirdiğini unutmamak gerekir. İnsanların ve toplumun akıl sağlığını bozan en büyük hastalığın dedikodu ve gıybet olduğunu unutmamak gerekir. İnsan olmak kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapmamaktır. Mesela kendi hakkı yenilip kendisinin olması gereken yere başkasının gelmesini istemeyen kişi, başkasının hakkını yiyerek olmaması gereken yerde olmamalıdır. Bir nevi sosyal empati ile toplum sağlığı korunmalıdır.

İnsan olmak sadece bugünü değil yarınları da hesaba katmaktır. Bugünü atlatalım yarına ne kalacağı önemli değil düşüncesinden uzaklaşmak gerekir. İnsan kendine karşı hissettiği sorumluluğu kendinden sonrakiler için de hissetmelidir. Bahsettiğim şey yarınlar için yığalım, biriktirelim değildir. Bizim var olmamız için insanlığın yaratılışından beri milyonlarca belki milyarlarca insan çaba göstermiş. Şu anda olduğumuz kişi olabilelim diye maddi, manevi, sosyal ve kültürel eylemler gerçekleştirmişler. İnsan olmanın üzerimize yüklediği bir sorumluluk da bu eylemleri devam ettirebilmektir. Eskinin birebir aynısı olmak zorunda değildir. Yalnız belli başlı kuralların devam ettirilmesi gerekliliği de aşikârdır. Herkes kafasına koyduğu şeyleri istediği gibi yapmaya kalkarsa ortaya çıkacak olan kargaşayı insanlık kaldıramaz. Sağlıklı nesiller, sağlıklı toplumlar demektir. Hastalık sonunda ölümü de getirebilir. Hoş ölüm hastalık beklemez lakin hastalık içinde ölüm daha çok aranır. Sağlıklı nesiller için sağlıklı ortamlar gerekir. Bu sağlıklı ortamların oluşmasını daha doğmamış nesillerden beklemek çok da sağlıklı bir durum değildir. İnsan olmak belki de en çok gelecek nesiller için bir şeyler yapmayı gerektirmektedir. Sadece sağlıklı nesillerin doğması yetmez. Sadece nesillerin sağlıklı yetişmesi yetmez. Sağlıklı nesiller için temiz hava, temiz su ve temiz toprak gerekmektedir. İnsan olmak sağlıklı nesiller için sağlıklı bir çevre bırakmayı da gerektirir. Yani insan olmak içtiği suya, üzerinde gezdiği toprağa, içine çektiği havaya sorumlu davranmak demektir.

İnsan olmak mahremiyetleri bilmek demektir. Her canlıya özel bir alan bırakmaktır. Yani kendisiyle baş başa kalmasına yahut özel olarak yapmak istediklerine saygı duymaktır. Bunun ise günümüzde bir maddiyat gerektirdiği aşikârdır. Her insanın mal sahibi olma hakkı olduğunu bilip üzerinde tasarruf hakkı bulunan bu malı istediği gibi harcamasına karışmamaktır. Burada karışmamak derken herkes malını mutlak anlamda istediği gibi kullansın demek istemiyorum. Elbette ki kandırılacağını gördüğümüz kişileri uyarırız. Yahut tecrübelerden istifade ederiz. Ama kimseyi ev almaya zorlamamaktır insan olmak. Yahut modaya uymaya zorlamamaktır. Bilmem ne marka telefon sahibi olması için baskı kurmamaktır. İlla ki şu model araca bineceksin algısıyla baskı oluşturmamaktır. Kimseyi ihtiyacı ve zevki yüzünden yargılamamaktır. İhtiyacı, imkanı yahut zevki için aldığı şeyi baskılar sonucu değiştirmek için faizin pençesine düşen nice insanlar tanıyoruz. İnsanlıklarını unutup intihara kadar gidenler oluyor.

Son söz olarak insan olmak düşünceye ve duyguya saygılı olmaktır. Kişisel alanlara girmeyen, kimseye zarar vermeyen fikirlere karşı öfke ve kin kusmak nedendir? İnsan olmak demek topluluk olarak yaşamayı gerektirdiği hâlde “Herkes benimle birebir aynı düşünsün,” demek acaba hangi hastalığın belirtisidir? Bu olsa olsa kişiyi insanlıktan uzaklaştıran bir hastalıktır! Kişinin ne seviyede insan olduğu da en çok eline güç geçtiğinde belli olur. Bu nedenle bir zamanlar istiklal mahkemeleri kuranların bugün özgürlük naraları atmalarını çok da ciddiye alamayız! İnsan olmak makam ve mevkilere aldırmamayı gerektirir. Bir insanın valiyle yahut dilenciyle muhatap olması farketmemeli onun için. Karşısındakinin tavırlarına karşı insanlığını göstermeli. Duygu ve düşüncelerimizin oluşturduğu inançlarımız ve bu inançlara karşı tavırlarımız insan olup olmadığımızın altın göstergesidir. Maalesef öyle zamanlardan geçtik ki insanoğlu olarak mazlum gördüğümüz insanları kılıçtan geçirdik. Aynı inanca sahip olmadığı için katliama maruz kalan insanları unutmuş olamayız! Zalimleri de insandan saymayacağız!

İnsan olmak demek ortak değerlerde buluşmak demektir. Dünya üzerinde öyle insanlarla karşılaşıyoruz ki insanlığa karşı körelmiş tüm duygularımızı yeşertiyor. İnsanlıktan ümidimizi kesmeyelim, kendimizden ümidimizi kessek bile! Vesselam…


0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir