Efe İdris Arslan

Benimle aynı adı taşıyan hocam Mevlana İdris ZENGİN, 1966 yılında Kahramanmaraş’ta doğdu. 1989’da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. İsimlerini sayamayacağım kadar çok dergi ve gazetede şiir hikâye ve denemeleri yayımlandı. Çocuk edebiyatına da ayrı bir önem veren hocam bu alanda da birçok kitap yayımladı.

Yüzüne bakınca bazen o güzel gülüşünü bazen ise o güzel gülemeyişini görürüz. Gülmeye korkar gibi bir yanı vardır. İdris’liğimizden mi gelir yoksa tesadüf müdür orasını bilemem ama bende korkarım gülmeye, ya birisi kaybolursa içinde. İşte o da öyle düşünüyor olacak ki çoğu fotoğrafında gülümsemez. Fakat gülümseyince bunca birikmişlik bir anda hücum eder gül simasına, hayran bırakır kendine.

Çocuk kalplidir, çok sever çocukları. Çocuklar gibi cömerttir, çocuklar kadar iyi. Bu yüzden çok kırmışlardır onu, iyi niyetini suistimal edip içindeki çocuğu öldürmüşlerdir, yani onu öldürmüşlerdir. Dedim ya fotoğraflarındaki gülemeyişi ondan okunuyor. İşte oradan anlıyorum, oradan seziyorum içinde can çekişen çocuğu. Her teşekkür, her rica ederime tutunan o küçük çocuğu, biraz da kendimi görüyorum sanırım onda  ve içindeki çocuğun can çekişinde.  O çocuk bırakmış çabalamayı ve daha fazla dayanamamış. 7 Haziran 2022’de 56 yaşında ölmüş. Çocuk ölmüş, kalbi ölmüş, öldürmüşler kalp çocuğu.

Efe İdris’ten

Mevlana İdris ZENGİN’ e;

Biliyorum hocam hiç tanışmadık. Zaten sizi de öldükten sonra tanıdım. Ama yaşasaydınız iki çocuk birlikte konuşabilirdik, oynayabilirdik, evden kaçıp gezebilir, oyuncaklarımızı paylaşabilirdik. Biliyor musunuz şimdi benim de içimdeki çocuk ölüyor yani ben ölüyorum. Sizin gibi ben de gülemiyorum, firaktayım, korkuyorum başkasına bulaştırırım vuslat gerekir diye. Çocuğumu da bu gülemeyişte saklarım her daim. Sizin gibi saklambaç oynuyoruz diye kandırdım kendisini, bazen oyun bitti sanıp dışarı çıkıyor. Hemen tutup geri saklıyorum gülüşüme, siz de böyle yapmıyor muydunuz? Sonra düştü içinize, can çekişmeye başladı tutunacak yer aradı. En son da bulamadı.

Hocam çocuk doğduk diye illa çocuk mu ölmeliyiz büyüsek olmaz mı? Ya da ne biliyim kalbimiz her istendiğinde çıkarıp vermesek mesela. Peki, şunu da biliyor musunuz? Ben Efe İdris, adaşız yani hem de tam da ikinci isimlerimiz.

Güzel olurdu birlikte bir şeyler yapmak, sizin zamanınızdan kalma şeyler yapmak. Top oynarken dükkân camlarını kırıp koşarak kaçmak. Misket oynamak, sonra da salçalı ekmek yemek ya da biraz modernleşip taso ve kart oynamak, köpek ve kedileri besleyip başlarını okşamak ve ertesi sabah görüşmek üzere ayrılmak. Çok isterdim bunları yapmak. Ama olmadı, mahalle ortalarında adaş çocuklar olarak oynayamadık. Sizi çağırdılar siz de hemen gittiniz.

Biliyorum davete icabet gerek. Ama kabul edin size de cazip geldi çocukça çekip gitmek.


0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir