Muhsine Sevra Kaçalin

Romanya Türklerinden olan Kazak Abdal’ın yaşadığı tarih tam olarak bilinmemektedir. Elimizde birkaç şiiri olan Kazak Abdal’ın kim olduğu, ne zaman yaşadığı kesin olarak bilinmemekle birlikte Saadettin Nüzhet, XVII. yüzyıl yaşamış Bektaşi şairlerinden olduğunu, şiirlerine rastlanan yazma dergilerin bu yüzyıl sonlarında yazılmış olduğundan bahsetmektedir. Balım Sultan’a (ö. 1516) övgü olan bir şiirin ona ait olduğu düşünülmekte, bundan dolayı daha önce yaşadığı da ileri sürülmektedir. Bugün elimizdeki verilerden yola çıkarak Alevi-Bektaşi geleneğine gönül vermiş bir Türk halk ozanı olduğu bilinmektedir. Bir şiirinden ise asıl adının Ahmet olduğu anlaşılmaktadır.

Şiirleri hiciv örnekleriyle doludur. Dili yalın ve sadedir, rahat okunur. Kendine özgü ve gerçekçi bir bakış açısı vardır. Kazak Abdal’ın toplumsal kurumları, yerleşik inançları, gelenekleri yeren iki şiiri günümüzde de değerini korumaktadır. Belli bir toplumsal düzenin oluşturduğu insanın alabildiğine yerildiği bu şiirler, yerginin ötesinde mizahi öğeler de taşır. 

Aslında şiirleri açıktır, yoruma gerek duymaz. Yerginin içinde gerçeği sunar. Kimlere çattığını açıkça söyler. Kazak Abdal, kendine özgü söyleyişi, buluşu olan, olaylara çok alaycı yerici gözle bakmasını bilen, yazınımıza değişik ses getirmiş bir ozanımızdır. 

Gelelim ‘‘Eşeği Saldım Çayıra’’ şiirine…

Rivayete göre Kazak Abdal’ın yaşadığı köyde zalim bir ağa varmış. Bu ağa yaşlanınca köylüyü meydana toplamış ve onlara ‘‘Ben zalimlik yaptım, pişmanım. Ama elimden bir şey gelmez. Ben ölünce beni köyün girişinde bir ağaca asın, görenler pişman olsun, en azından öldükten sonra bir hayra girerim.’’ demiş. Ağa ölünce köylü dediğini yapmış ve köyün girişindeki ağaca ağayı asmış. Bir gün jandarma basmış köyü, birleşip ağayı öldürdünüz diye köylüyü suçlamış. Köylü ne kadar itiraz ederse etsin inandıramamış jandarmayı. Tüm köylü jandarmadan bir güzel dayak yemiş. Ağa ölmüş ölmesine ama öldükten sonra bile köylüye son zulmünü yapmış. İşte böyle bir olaydan sonra bu şiiri kaleme almış Kazak Abdal. “Ölüsüne bir tas suyu dökenin de avradını” demekle tüm köylünün içine su serpmiş adeta 🙂 

İşte seneler sonrasına bestelenerek halkımızın da diline pelesenk olan bu türkünün meşhur sözleri şöyledir: 

Eşeği saldım çayıra

Otlaya karnın doyura

Gördüğü düşü hayra

Yoranın da avradını

Münkir münafığın soyu

Yaktı harap etti köyü

Ölüsüne bir tas suyu

Dökenin de avradını

Derince kazın kuyusun

İnim inim inilesin

Kefenin diken iğnesin

Dikenin de avradını

Kazak Abdal nutk eyledi

Yaktı köyü mahveyledi

Sorarlarsa kim söyledi

Soranın da avradını

Not: Şiirin orijinalinde avradını olan kısımlar anasını olarak geçmektedir. Fakat bestelenirken analığın kutsallığından olsa gerek avrat kelimesi ile değiştirilmiştir. Ayrıca merhum Cem Karaca şarkıyı okurken o kısımları da atlayarak herkese hitap eder şekilde söylemiştir. 

Not 2: Bu yazı derleme bir yazıdır.


0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir