Elif Mert
+Hiç dolaşmadığım şiirlerde gezdim bugün. Her gün yanlarından geçmeme rağmen hiç dikkat etmediğim ağaçların yapraklarına sardım. Sık sık bindiğim dolmuşlardaki 14 dakikalık serüvenimi anımsadım. Bir nefesle paylaştığımız anıların farkına vardım. Kitapların biraz daha içine çekildim. Sonbahar yapraklarıyla yere serildim. Güzel günlerin geleceğine ümit ettim. İçtiğim çay sayısını da arttırdım bugünlerde. Anlaşılıyor ya, ayrılık vakti yaklaşıyor bir yerlerden.
+Hatıra fotoğrafı bırakırken hep güleriz. İnsanları da bize bıraktıkları gülüşlerle hatırlarız. Bu böyledir. Hatıralar, bazı gidişler gülümsenerek hatırlanır.
+Sen suskun, düşünceli; üzgün. Ben terennüm eden, düşünceli; umutlu. Sen, korkak ve kimsesiz. Ben, cesur ve inançlı. Sen, incitmekten korkan ve en çok incinen; ben, merdümgirizlik perdesinin ardına gizlenen. Sen, şiirin sesini çıkarttığı çocuk. Ben, şair. Sen, mahmur ve hastalıklı; ben nekahette ve tebessümlü. Sen, olduğu gibi davranan; ben, öldüğü gibi. Sen, tohum; ben, büyüyen bitki. Sen gül, ben gonca. Gömme kendini, çimenlere uzan şimdi. Değiştirmemiz gerekiyor derimizi. Bizimkisi yaşamdan uzak bir yaşamak, bu çağa uygun değil ki. Sen, muhafaza et kendini insanların tebessümünde. Ben, yaşayayım doğru bir yaşamın böyle kabul edildiği yerde. Umut ol sen, kimseyi kandırma yaşat; ben, akıllı olayım labirentlerin içinde. Kelime bulmacalarında aranan ol sen, ben arayan. Yola çıkayım ben, yine.
+ Yürüyüşlerimden öğrendiğim şeylerden biri: Yol bitmedi.
+ Düşünsenize insanı yoran nedir? Ülke ya da dünya gündemi midir, nerede olduğu mudur yoran? Özneldir yorgunluklar. İnsanı yoran insandır. Kendini bile yoruyor insan.
+ İnandığımızın aksine insan, hiçbir yere geç kalmıyor. Ne her şey için çok geç ne de her şey için erken. Yaşanması için bir saati var; bekleyişlerin de, bekletişlerin de, beklenenin de, artık beklenmeyenin de.
+Sana hiç bitmeyen kahveyi anlatacağım dedi çocuk, diğerine heyecanla. Biraz içtikten sonra üstüne su ekliyorsun, bunu her içişte tekrarlıyorsun bu şekilde sonsuza kadar kahve içebilirsin. Mutfağa gitti diğeri, sonsuzluğun formülü su eklemek miydi? İşe yaramamıştı arkadaşının deneyi. Arkadaşını çağırıp oyuncak mutfağından bardaklarını dizdi. İşte dedi, hiç bitmeyen kahve. Hem kahve eklemeden hem susuz.
0 yorum