“Allah’ın sana yaptığı iyilik gibi, sen de iyilik yap!”
— Kasas Suresi, 76-77
Yaşadığımız her şey hatırlanacak ve hatırlatılacak bir gün. Neden, niçin bu dünyadayız, soracaklar bir gün. Gençliğimizin aşkla parıldayan günleri, ihtiyarlığımızın yokuşları hesaplayan günleri de sorulacak. En küçük, en önemsiz zannettiğimiz şeyler de sorulacak, bir kalbe koyduğumuz sevinç de… Bir gönüle olduğumuz yük de.
Sevdiğim bir öyküyü paylaşayım sizinle hemen. Bir çoban ile bir şair geceleyin bir tepede buluşmuşlar. Çoban şairi tanıyormuş. Ufak tefek bir adammış şair. Çoban sormuş: “Anlayamadığım bir şey var. Sen benden çok küçük bir adamsın. Benim üstesinden geldiğim işleri yap desem yapamazsın. Elinden pek bir iş geleceğini de sanmam doğrusu. Ama ne hikmettir ki insanların pek çoğu seni tanır ve seni sever. Merak ediyorum, nedir bunun hikmeti?” Beklemiyormuş böyle bir soruyu şair. Durup düşünmüş ve çobana şöyle demiş:
“Yukarıda ne var?”
“Ay var.” demiş çoban.
“Nasıl bir ay?”
“Güzel, yuvarlak bir ay.”
“Evet” der şair. “Ben de öyle görüyorum. Şimdi gözlerini kapat ve tekrar bak.”
Çoban gözünü kapatır, başını ayın olduğu noktaya çevirir. Bu arada şair sorar:
“Şimdi ne görüyorsun?” Çoban da hiçbir şey göremediğini söyler. Bunun üzerine şair de gözünü kapatır, başını o yöne doğru çevirir ve şöyle der: “Oysa şimdi ben, semadaki ayı eskisinden daha güzel görüyorum.” Kıssadan hisse: Ne gördüğümüzü değil, ne görmek istediğimizi bize içimizdeki güzellik gösterir.
Ne güzel der Mevlânâ: “Hiç kimsenin bakmadığı yönden bak cihana.” Böyle bakınca ay da içindedir, iyilik de içindedir insanın. Kâinatta aslolan iyiliktir, hayırdır, güzelliktir. İnsanın bunlar için yaratılmış olması gerçeğidir. Bu gerçek tutar, eğler beni… İyilik sahibinde bir sanatçı gözü vardır âdeta. Kimsenin görmediğini görür. Allah onun kalbine öyle bir göz vermiştir ki o gözle görür. Dertliyi bulur, ona deva olur. Hastayı bulur, ona şifa olur. Onun dost eli şifalıdır. Onun sesi devalıdır. Kaç gönlün, harap olmuş kaç hanenin sinesini sarar. Yaptı mı iyiliği, nefes almak gibi yapar. O kadar fıtrî, o kadar içten, o kadar samimi… Bir teşekkür bile beklemez onlar. Ne yaparlarsa Allah için yaparlar. Onun rızası için koştururlar. Böyle güzel insanlar tutar eğler beni.
Evet, ölümle hayat arasında durur iyilik. Yapanın yanına kâr kalır, yanında götürür. Upuzun yollarda, ebediyet yollarında ise azık olur insana. Bu dünyada yaptıklarımız ötelerde yankılanır. Yollar, azıksız aşılmaz. İyilikler, güzellikler, hayırlar yol azığımızdır. Azıksız çıkmayalım o uzun yollara. Bak meyvesiz ağaçlar bile yuva olur kuşlara. Yakışmaz insana kol kanat germeden bu dünyada yaşamak, yakışmaz.
İyilik yapıldı mı, ana gibi olmalı. Kollar ardına kadar açılmalı. Sarmalı bir zayıfı, bir fakiri. Ana gibi olmalı, şefkatle kucaklamalı. Çok müjdeler var yaprakların anlatacağı.
Çiçeklerin söyleyeceği baharlar var. Ölüm sanma geceyi, gecenin sabahı var. Üzülme sevdiğin dünyadan ayrıldı diye, ebedî bir âlem var, Allah var. Her şey hatırlanacak bir gün, her şey hatırlatılacak. Kapatma kendini içine, odalara, gizlenme oralarda. Aç ruhunun kapılarını iyiliğe, fırla yataktan. Bak ellerine, sonra yüzüne ve ayaklarına. Unutma Allah’ı, unutma peygamberimizin(asm) o güzel dileklerini. Vur yokuşlara ayaklarını, yokuşlar düz olsun. Yolda iyilik meleği nice kardeşlerin var, katıl aralarına,
katıl o kervana. Yorgunluk mu? Geç… İmkânsızlık mı? Geç… “Doğruluğuna inandığın meselede imkân düşünme.” Yoksul ve imkânsız günlerin anlatacağı güzel şeyler
var ileride. Gençlerin, çocukların anlatacağı çok şey var ileride. Bu yolun sonu, gayene, oraya çıkar. “Yol doğru ise, maksuda ulaştırır.” (Bediüzzaman) Kalbinde güzellik
ve iyiliğin tohumu varsa sen de çürütme, öldürme, söndürme. Paylaş, çiçeğin yaptığı gibi. Paylaş dalların, ağaçların sunduğu meyveler gibi. Paylaş hayatını, arının yaptığı gibi. Kanaatkârca, içten, ihlâsla…
İyilik bir sudur, nice kirleri yıkar durur. Nice kirler arınır bu suda. Seni maksadından uzaklaştıran küçük işlerini meraka değmez dünyanın. Bırak geride kalsın. Cennete müşteri olmak, cennete yol bulmak, cennet yolcusu olmak varken, oyalanmak yakışmaz. Güneş, uzaklığını, verdiği sıcaklığı unutabilir, ışığını da. Dünya da döndüğünü unutabilir. Ama unutma ki, çok küçük bir iyilik, çok küçük bir söz, Allah için oldu mu unutulmaz. Hatırlanır bir gün, hatırlatılır. Bir söz, bir hatıra tutar eğler beni. Bir iyilik tutar eğler beni.
0 yorum