Şakir Zümre

Ne güzel, teknoloji devrindeyiz. Birçok imkân ve kolaylıklar var. Artık bazı şeyleri daha basit ve kolay şekilde yapabiliyoruz. Eskisine göre daha az çaba harcayıp daha çok ürün elde edebiliyoruz. Ne de güzel bir dünya! Ne de güzel bir yaşam! Ne de güzel bir sistem değil mi!

Yoksa dikkatin azalmasının, kalitenin düşmesinin, dayanıklılığın bitmesinin ve bir şeylerin kolay vazgeçilebilir olmasının bir değeri yok. Matbaanın yayılmasının öneminden bahsedenler okuma yazma oranlarıyla, okuduğunu anlamanın oranlarını kıyaslayamıyorlar! Bir şeyin kolay erişilebilir olmasının kaliteyi artıracağını düşünmek hangi aklın ürünüdür bilinmez. Yani matbaa kötü bir şeydir demek istemiyorum. Demek istediğim şey matbaadan önce şu an piyasada bulunan kitap müsveddelerinin büyük bir kısmı olmayacaktı. İnsanlar bunun bir emek ve kâğıt israfı olduğunu fark edeceklerdi. Hoş kağıt fiyatları böyle yükselmeye devam ederlerse belki fark eden birileri çıkar ama heyhat kime ne anlatmalı!

Otomobillerin icadıyla bir yerlere daha hızlı ulaşmanın verdiği mutluluk vardı içimizde. Artık sadece yeni bir depresyon kapısı haline gelmiş otomotiv sektörünü sorgulamak da gelmiyor aklımıza. Yakıtı, vergisi, sigortası, muayenesi, tamiri vesair masrafları bir at bakmanın masraflarını katlamış durumda. Trafik yoğunluğu, yediğimiz cezalar ve ülke sınırları göz önüne alınınca hangisinin daha hızlı olduğu da tartışılır hale geldi. Hele ki bir de karda, yağmurda, çamurda mahsur kalan otomobilleri göz önüne alınca hangisinin daha işlevsel olduğu tartışma konusu olmaktan çıkıyor. Bir de önemsiz gördüğümüz, çok da ehemmiyet vermediğimiz bir konu var. Çevre kirliliği gibi, ozon tabakası, gelecek nesillerin daha temiz bir dünyada, daha sağlıklı yaşaması gibi çok da önemsemediğimiz konularda otomotiv sektörünün dezavantajları elbette ki gün gibi ortada. Bu konu çok fazla su götüreceği için fazla da irdelemek istemiyorum.

Elbette kimse gelişen teknolojinin ve hayatımızı kolaylaştıran alet edevatın düşmanı değil. Çok enteresan şekilde tüm iyi şeylere karşı çıkan insanoğlu teknolojik alet edevata karşı olmamaktadır. Bu teknolojik gelişmenin bize katkısı ne olmuştur sorgulamasını yapmadan daha seri ve daha hızlı üretimin önce müşterisi, sonra bağımlısı olduk. Önce temel insani ihtiyaçlarımızın peşinde olduk. Sonra bazı ek taleplerimizin de gerçekleşmesini istedik. Daha sonra huzur ve rahatın talebi içimize oturdu. Daha çok huzur ve daha çok rahat peşine düştük. Eskiden gerçekleşmesine önem dahi vermeyeceğimiz şeyleri artık ihtiyaç olarak görmekteyiz.

Huzur ve rahat insanda tavizleri gerektirir. Yaptığın işi başkasına yahut bir alete yaptırınca harcanan çaba azalmakta yani konfor artmaktadır. Teknoloji denilen şey zaten her alanda konforu yakalamak için üretilen bilgidir. Zamanla konfor için mutat işler terk edildikçe ortaya gaflet doğmaktadır. Gaflet kazağın ucundaki sökük gibidir. Çektikçe ahenkli ve geri dönüşü olmayan bir sökük oluşturur. Nefse hoş gelir. Kolay kazanılan kolay harcanır. Emek verilmeden elde edilen kıymetsiz olur. Hasılı kişi kullandıklarına dikkat etmeli zira gaflette lezzet vardır. Lezzet ise bağımlılığın ilk adımıdır.


0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir