Abdurrahman Kıroğlu

Dilimiz ve edebiyatımızda önemli bir yer tutan kalem hakkında bir de benden dinleyin birkaç kelam.

Klasikleşen anlatı tarzlarındaki gibi kalem şudur, budur muhabbetine girmeyeceğim. Ama etimolojik kökenin kullanıma etkisini de es geçecek değilim. Benim irdelemek istediğim tarafı kalem kelimesinin insanlar için kullanılan tarafıdır. Kalemin klasik tabirde devletin yazı işlerini yapan insanlar yahut belirli bir edebi alt yapı ile yazan insanlar için kullanılmasıdır. Tabidir ki devletin yazı işleri ile ilgilenenleri günümüz memurlukları gibi anlamamak lazım gerekir. Klasik dönemde yazı memurluğu zor iştir. Birçok yazı memuru günümüz edebiyatçılarından daha iyi bir edebiyat bilgisine sahiptir. Çünkü o zamanın resmi yazıları belirli bir edebi zevk ile yazılmaktaydı.

Benim dikkat çekmeyi istediğim ise günümüzde kalem diye adlandırılabilecek insanların oluşturduğu kategorilerdir. Aslında bu kategorize olayında isimlendirme olayının kalem çeşitleriyle bağlantılandırılması çok da yanlış olmaz. Bir kırtasiyede gördüğünüz kalem çeşitleriyle, bir ülkedeki yazarları sınıflandırmak ilk bakışta ironik gelebilir. Ama kastımı daha kolay anlaşılır yapacağı kanaatindeyim.

Anlaşılacağı üzere birçok kategori yazmak mümkündür. Ben kategorize ederken bu kategorize işleminin mantığından bahsedeceğim. Böylece yazmadığım kategorilerin de varlığından haberdar olunacak.

İlk kategori sınıfı olarak kurşun kalem ile başlamayı uygun gördüm. Çünkü en çok karşılaştığımız kalemler onlardır. Piyasada çok yaygındırlar. Bazen diğer kategorilere ait insanlarda kurşun kalemlik yapmaktan çekinmezler. Yazdıkları genelde -uzun vadeli olabilmekle birlikte- kısa vadeli olan, silinmeye, unutulmaya uygun, günün ortamına göre bazen notvâri yazılar yazan adamlardır. Bunların değerleri kırtasiyelerdeki kurşun kalem değeriyle aynıdır. Piyasada hiç kalmamaları yada azalmaları sıkıntı doğurur. Toplumun edebiyatının temel ihtiyaçlarındandır. Bazen bazılarına marka vurulup da fiyatları yükseldiği zannedilse bile sonuçta açıldıkça biterler. Yazmaları onları artırması gerektirirken yazdıkça tükenirler.

İkinci olarak tahta kalemi denilebilecek kategoriye değinmek istiyorum kısaca. Bunlar aynı beyaz tahtaları işgal ettikleri gibi gündemi kısa süreli işgal ederler. Sonra yazdıkları unutulur gider. Sürekli bir şeyler yazmaları gerekir. Kapital sistemin ürünüdürler, bir şeylere dikkat çekmeye çalışırlar. İşleri bitince atılırlar. Pazarlamacılara benzerler. Kolay silinebileni makbuldür. Kısa süreli ve ürün satmaya yönelik olmaları beklenir. İzi çıkmayan, zor temizlenenler işlev görse bile gündemi çabuk yıprattıkları için elden çıkarılmaya bakılırlar.

Üçüncü olarak tükenmez kalem kategorisine gelelim. Bunlar batının ürünü olmuş, kültürümüze yabancı ve yabancılaştıran şeylerdir. İsimlerindeki kibir ortadadır. Yaptıkları isimlerinden dolayı bitmeyecek zannetseler bile sonları mukadderdir. İçleri değişmeden tekrar yazamazlar. Dışları da zaten plastikten ibarettir. Yazdıkları silinmez, akılda kalır. Ama hataları da silinmez, hep kayıtlıdır, affedilmezler. Çoğu gazeteci bu sınıfa girer. Kimi uzun süre yazar, kimi kısa ama sonunda içleri değişmelidir. Beklediklerinde donarlar, tekrar yazmaları için özel yöntemlere ihtiyaç duyarlar.

Dördüncü olarak mekanik kalem kategorisi gelir. Kurşun kalemlerle aynı işi görürler. Ama tükenmez kalemler gibi içleri değişir ve yazmaya devam ederler. Tükenmez kalemler gibi plastik olmak zorunda değildirler. Kimileri çabuk parçalanır, kimilerinin içi çabuk kırılır. Yeni modelleri çıktıkça çabuk vazgeçilirler. Tabi ki arada kaliteli olan tek tük mekanik kalem bazen ömür boyu işine devam eder.

Beşinci kategoride ise pilot kalemler vardır. Birazdan bahsedeceğimiz dolma kalem kategorisine benzemeye çalışırlar. İşi bilen kişiler tarafından kolay ayırt edilirler. Biraz karma özellikli bir kategoridir. Tükenmez kalemlerde olduğu gibi belirli bir kibir sahibidirler. Aynı şekilde kaderleri de tükenmez kalemlerle aynıdır. Kendilerini saydığımız diğer dört kategoriden üstün görürler. Genelde bürokratlara benzerler. Yaptıkları işi diğer kalem kategorileri de kolaylıkla yapabilir. Onlara lütfedilmiş özellikleri kendilerinden zannederler. Dönemlerin adamlarıdırlar. Menfaat için elde tutulurlar, işleri bitince kimse onları saklamak istemez. Ruhsuzdurlar.

Altıncı olarak son bahsedeceğim kategori dolma kalemlerdir. Yazdıklarına her yerde rastlanmaz. Kalem kategorilerinin tartışmasız en üstün kategorisidir.  Yalnız isimleri üzerinde dolmaları gerektiklerini bildiklerinden çoğunda kibre rastlanmaz. Emeğin ve orijinalliğin ismidirler. Çok eskilerde kültürümüze yerleşmiştirler. Belki de onlara kültür elçileri demek abartılı olmaz. Divit uçlu kalemler gibi mürekkeple haşır neşir olan tüm kalemler bu kategoriye girer. Diğer gruplar kadar pratik değildirler. Çünkü belli bir yorgunluk, bir tecrübe, biraz emek ister bu kategoriye girmek. Yazdıkları kısa zamanda yazılmış görünse de arkasında ciddi bir kültür alt yapısı vardır. İçleri bitmeye yaklaştığında bitmeye başladıklarını belli ederler. Genelde aynı kalite ve renkte mürekkeple doldurulurlar. Bunlarda istikrar vardır. Piyasada az bulunurlar. Gözyaşını andıran şekilde yazarlar. Birçok kişiyi heveslendiren dolma kalemlik yine birçok kişinin eline yüzüne bulaştırdığı bir iştir. Dolma kalemlerin üzerinden mürekkep izi eksik olmaz. Kimi zaman hasar alsalar da, kırılsalar da her zaman saklanırlar. Samimiyetin ve sevginin sembolüdürler. Kimilerine göre geri kalmış olsalar da onlar klasiklerdir. Değerlerini bilenler her zaman bulunur. Diğer kategorilerin çoğu zaman ulaşmaya çalıştıkları kategoridir. Bir dilin edebiyat kalitesini ortaya çıkaranlar onlardır. Zaman zaman ihtiyaca göre farklı kategorilerde yazsalar da bu onların asıl kategorilerine bir zarar vermez.

Aynı yazarlar gibi yazılanlar da bizlere yazım araçları ile mesajlar verirler. Kurşun kalemlerle yazılan şeyler ya temize çekilmek üzere yazılmıştır, ya da acele, pratik yazılması gereken şeylerdir. Ya da yeni yazmayı öğrenenlere tavsiye edilen şeyledir. Tahta kalemi tahtasından başka yerde iğreti durur. İşi mevzuyu pazarlamaktır. Tükenmezler adeta toplumun bağırsaklarıdır. Her zaman değişmeleri gerekir. Aksi taktirde büyük sorunlar çıkar. Önümüze gelen tükenmez kalemle yazılan yazılar pratiğe dönük, çoğu zaman daha sonra imha edilmek üzere yazılmış yazılardır. Mekanik kalem yazıları kurşun kalemle aynıdır. Ürünlerinden ayırt edilemezler, bu yazarlıkla alakalı bir durumdur. Genelde sivriliklerini ve inceliklerini korumalarından tercih sebebidirler. Pilot kalemler ise bürokrasi var oldukça devam eden yazılar üretecektir. Bir hiyerarşik sistemin üst katmanlarında görülen komplekse sahiptirler. Bu kalemlerin yazı ve notları öğretmenin öğrencilerine tavrını hatırlatır. Tercih edilmeleri ucuz ve zahmetsiz olmalarından ileri gelir. Dolma kalem eserleri ise eşine az rastlanır eserlerdir. Kaliteleri tartışılsa ile değerlerini kaybetmezler. Dolma kalemle yazılan şey bir önemsemenin hatta genelde muhabbetin ürünüdür. Dolma kalemlik yapan kişi az değerli gördüğü işler için diğer kalem türlerini kullanır. Dolma kalemi önem verdiği, dolma kalemi hak eden şeyler için kullanır. Günümüzde bu eserler iyice azalmış, mektup gibi kaybolmaya yüz tutmuştur.

İşte eli kalem tutanlar bilinçli bir kalem olmak istiyorlarsa tercihlerini yapmalı, hedeflerini belirlemelidirler. Üzerlerindeki vebal her şeyden fazladır. Yazmadıkları, bilinçlenmedikleri ve bilinçlendirmedikleri her dakika hesabını veremeyecekleri bir sorumluluğun altına girmekteler. Eli kalem tutanların üzerine düşen görev ağır ve çok olmakla birlikte karıştırılmaması gereken bir konu vardır. Her eli kalem tutan kalem sayılmaz. Yani yazabilme kabiliyetini kazanmış olan herkes yazar olmuş değildir. Kendilerine bahşedilen bu özelliğin hakkını vermekle mükelleftirler. Kimseden dolma kalem olması beklenmemektedir. Ama kurşun kalemlikten de geri kalmış bir eli kalem tutan da utanmalıdır. Eli kalem tutabildiğini düşünen herkesin gerekiyorsa irtibatlaşıp bir şeyler ortaya koymalarının vakti geldi de geçti bile. Ama geç kalınmış harekete geçmemenin bir bahanesi olamaz. Eli kalem tutanlara dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizdeki ihtiyaçta ortadadır. Ben eli kalem tutan kardeşlerime yardım için her zaman hazırım. Yazmadıkları her dakika vicdan azabı duymaları için elimden geleni de yapmaya çalışacağımı şimdiden söylemeliyim.

Muhabbetle kalın.

Kategoriler: Deneme

0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir