Ceffel Kalem

“Böbürlenip kibirlenen, fitnecilik yapan kimse olmayın; iyi, güzel şeylerin ticareti dışında ticaret eden de olmayın. Muhakkak ki, onlar amellerini geriye erteleyen/ yarıncı kimselerdir.” (Müsned, 1/129;  Mecmau’z-Zevaid, 5/172).

Evet dostlar bu yazacaklarım ertelemeyerek yola koyulacağımız güzel işlerimizin, güzel eğitimlerimizin “Hadi!” kaynağı olsun… Bilirsiniz, dinimizce boş durmamak ve hayırlı işlerimizi ertelememek adına pekçok ikaz ve tavsiye verilir. Bu konu hakkında geçen süre içerisinde tefekkür edince, ilk olarak insan ömrünün belirsiz oluşu geldi aklıma… Okuyacağın o kitap, yardımına koşacağın o muhtaç, barıştıracağın o küskün yahut dikeceğin o fidan için en büyük bahane olan “yarın” var mıdır sahiden? Bu kadar acizlik ve muhtaçlık içerisinde ne çok yarın biriktirmişiz ömrümüzde; dizi dizi  işler, projeler ve niyetler varken nasıl da ömrümüzün geçişini seyretmişiz. Ömür dediğimiz sermaye bizlere dahi hissettirmeden gidecekken ve aslında  yaşam boyu hayatımızın son perdesi için gayret ederken neredeyiz? Kimiz? Ne olmak istiyoruz? Bu sorularım takdir edersiniz ki “Kendinizi 5 sene sonrasında nerede görüyorsunuz?” cinsinden değil..  Bu dünyadan göçtüğünüzde ardınızdan ümmetin sizi nasıl anacağı hususundan bahsediyorum.. 

Emin Saraç hocamızın ahirete intikal etmesi ile az evvel sorduğum soruları tekrar tekrar düşündüm… Cenazesindeki bereketli kalabalık, ardından hayır dua eden alimler ve talebeleri ve benim gibi ona yalnızca Allah rızası için ve ümmetimizin kıymetlilerinden oluşu hasebiyle  sevgi duyanlar. Anıları ve ardından yad edenlerin kıymetli paylaşımları… 

İşte bu, dedim. Yaşanmış bir ömür… Hakikate erdirilirmiş nefesler dizisi. Varlığı ile ilmin, ahlakın ve edebin temsilcisi; yokluğu ile hüzün sebebi… Bir şekilde birilerine fayda sağlamış, kiminin ilmini artırmış, kimine alim olma yolunda rehber olmuş, kiminin güzel hasletler kazanması için gayret etmiş ve bir şekilde buna nail olmuş. Bir şekilde hep birileri için olmuş. Allah’ın herkese bahşettiği güzel hasletler olduğuna inanırım. Yani “mutlaka herkesin bir yeteneği vardır” bahsi… Sahiden dostum söylesene senin en güzel hasletin nedir? Merhamet mi? Öyleyse milyonlarca yetim seni bekliyor olmalı. Senin en güzel hasletin muhabbet midir? Söylesene kaç kişi bekliyordur, muhabbetinle iyiye yönelecek? Sen sadece iyi yemek pişirebiliyorsun öyle mi? Ümmetin ne kadar çok aşevi var, aşevi olmasa dahi mahallende muhakkak muhtaç insanlar vardır. Ümmetin aşçısı olmaz mısın kardeşim? İyi terzilere de ihtiyacımız var; sabırlı, disiplinli, merhametli ve şirin okul öncesi öğretmenlerine de ihtiyacımız var. Doktora da, antrenöre de. Bizim her alanda en iyi ve daima iyi için çalışacak merhametli kimselere ihtiyacımız var. Bu ümmetin yarını bekleyen değil birilerini yarına hazırlayan, hemen şimdi harekete geçen gayretli yüreklere ihtiyacı var. Hadi dostum! Sen de yarın deme çek besmeleni ve yola koyul. Bu ümmet için ne yapabilirsin? Planla ve harekete geç. 

Bu yolda önüne engeller çıkarsa, yorulursan, atılan taşlardan canın yanar ise bir ağacın gölgeliğine sığınıp şunu hatırla:

“Ey iman edenler! Sabır ve namazla yardım dileyin. Şüphesiz Allah sabredenlerin yanındadır.” (Bakara Suresi 153.ayet)

Selamun Aleykum.

Kategoriler: Deneme

0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir