Kalemtıraş Ekibi

Atlas okyanusu kıyısında Güneybatı Afrika’da yer almakta olan bir ülkedir. Namibya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Zambiya’ya sınırı vardır. Başkenti Luanda’dır. 1.246.000 km2 yüzölçümü vardır. 2020 sayımı ile 31 milyon civarı nüfusa sahiptir. Kongoca, Chokwe, Umbundu ve Kimbundu dilleri yaygın olarak kullanılmakta olan dillerdir. Eski bir Portekiz sömürgesi olan ülkede, Portekizce en yaygın dil olarak kullanılırken ülkenin resmi dili de yine Portekizcedir. Angola’da bölgesel olarak çeşitli yerel diller konuşulmaktadır. 

Angola, topraklarında oldukça zengin yer altı kaynaklarını bulundurmaktadır. Petrol ve elmas ülkenin en önemli ihracat ürünleridir. Angola ihracatının %85’lik kısmını petrol oluşturur. Dünya’nın en fazla elmas üreten 5. ülkesi Angola’dır. Dünyanın 4 büyük kahve üreticisi ülkeleri arasında yer alan Angola yer altı ve yer üstü kaynakları konusunda ise oldukça bereketli bir ülkedir. Belki de bu nedenle zulüm bu ülkenin üzerinde kara bulutlar gibi gezmektedir.

1619 yılında Angola’dan gelen tutsak gemisi, koloni döneminde Virginia’ya ayak basan ilk Afrikalılar’dı. Bu Afrikalılar’ın 400 yıl önce Virginia’ya gelişi, Amerika’da iki yüz yıldan uzun süre ayakta kalan kölelik kurumunun başlangıcı sayılıyor. 200 yıl boyunca resmi, kalan 200 yıl boyunca da gayri resmi süren kölelik Angola’yı ağır hasara uğrattı. Bugün Angola, Sahra altı Afrika ülkeleri arasındaki üçüncü en büyük ekonomiye sahip ülke olsa da 30 milyonluk nüfusunun en az üçte biri, yoksulluk içinde yaşıyor.

Angola, Portekizlerin ve Hollandalıların hırslarını çok acı bir şekilde yaşamış bir ülke. 1956’da Portekiz sömürge yönetimine karşı başlayan özgürlük mücadeleleri 1974’te geçici hükümet kurma anlaşmasıyla Angola’ya özerklik getirdi. 11 Kasım 1975’te de MPLA lideri Agostino Neto, Angola Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğunu duyurdu. Dış güçlerle birlikte ülke içinde daha muhafazakar takılan UNITA ile rekabet halindeydiler. Bağımsızlık için beraber çalışsalarda bağımsızlık sonrası kanlı iç savaş devam etti.

Bağımsızlık sonrası, Küba güçlerinin Angola’ya gelmesi Neto ve MPLA’yı biraz rahatlattı. Ancak sanki birileri özellikle Angola’nın durulmasını istemiyordu. 2002 yılında UNITA lideri Jonas Savimbi’nin öldürülmesi sonrasında UNİTA silahlı kanadını feshettiğini açıkladı. Daha sonra yapılan seçimlerde varlık gösteremeyen UNİTA, MPLA’nın ezici üstünlüğünü kabul etmek zorunda kaldı. Angola’da 2010 yılında kabul edilen yeni anayasa, iktidardaki MPLA’yı güçlendirmekte ve devlet başkanına otoriter bir yönetim imkânı sağlamaktadır. Ancak iktidarın sağlanması da zulmü bitirmedi. 2013’de Sosyalist Angola hükümeti resmi olarak İslam’ı yasakladı ve o zamana kadar gayrı resmi olarak yapılan İslam karşıtı eylemler artık resmi olarak yapılmaya başladı ve doz artırdı, camiler yakılıp yağmalanmaya başlandı. Ruhuna beyaz insanın karanlığı çöken Angola, 400 yıl kendisine yapılan zulmü bugün azınlık durumunda kalan Müslümanlara yapmaktan  geri durmuyor. Bu durum dünyada sadece sayılı ülkede gündem oldu. Müslümanlar hala Angola’da eziyet çekerken dünya üzerinde merhametini kaybetmiş bir kısım insan müsveddesi de bu zulme sevinmektedir.


0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir