Kalemtıraş Ekibi

1871 yılında daha kahraman olduğu bilinmeyen Maraş’ta dünyaya geldi. Asıl adı Ali, lakabı ise Hacı İmam’dır. Uzunoluk Camii’nde imamlık yaptığı ve bunun için bir ücret almadığı bilinmektedir. Cumhuriyet döneminde kendisine verilen kimlikte adı mesleğine ithafen İmam olarak yazılmıştır. Bu nedenle asıl adının İmam olduğu zannedilmektedir. Geçimini caminin altındaki küçük bir dükkanda sattığı sütlerle sağladığı için Sütçü İmam namıyla ünlü olmuştur. Millî mücadelenin fitilini ateşlemesiyle bilinmektedir. Sütçü İmam’ın dünya görüşünü beğenmeyenler bile bundan ötürü ona laf konduramazlar. 

Kendisine yiğitlik ithaf edenlere “Sizi yiğitlikle övenlere, ‘Bizim yiğitlerimiz şehit oldu,’ deyin.” demiştir. Sütçü İmam’ın azmini yine onun “Sakın unutmayın! Maraş bize mezar olmadan size (düşmana) gülizar olmaz.” sözleri ifade eder. Yaptığı küçük gibi görünen büyük bir iştir. Cahit Zarifoğlu şöyle özetler onun bu durumunu: “Farzet körsün, olabilir. El ele tut. Taş al ve at. Kâfiri bulur.” Tüm zor günlere karşı şöyle haykırır fısıltılarla “Azim bir imtihandan geçiyoruz. Allah müminleri mahcup etmez.”

Her sözü, her davranışı ve her duruşu adına matuf bir imamlık sezdirir insanlara. Kahmaranmaraş’ın kahramanlığının sırrını ele verir Sütçü İmam adı.  Daha Kurtuluş Savaşı dahi yapılmadan, verilecek harbin haberini şöyle verir: “Yavrularını birer asker, birer kahraman gibi yetiştiren bir toplum ordusuz olur mu?” 

Son ihtarını kültürümüze, örfümüze, millî karakterimize ve dinimize karşı yöneltenlere şöyle savurur: “Türklerle dostça bir arada yaşamayı düşünmekle kârlı çıkabilirsiniz. Bu topraklarda baş olmaya kalkarsanız, ancak toprak olursunuz.” Belki bu sözlerin hiç birisi ağzından bile çıkmamıştır. Cahit Zarifoğlu’nun zarif cümleleriyle Müslüman kadının örtüsüne uzanan Fransız lejyonlarının ellerine sıkılan kurşunun ifadeleridir bunlar. Bilinen gerçek ise Sütçü İmam’ın sıktığı kurşundan çıkan kıvılcımın tüm Anadolu’ya yayıldığıdır. Hayatının son günleri ise  Maraş kalesindeki topun idaresiyle geçmiştir. Top atışları esnasında kullanılan barutun patlaması sonucu vücudunda yanıklar oluşmuştur. Heyhat kaldırıldığı Alman Hastanesinde 25 Kasım 1922’de gözlerini ebediyete açmıştır.


0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir