Kalemtıraş Ekibi

Afganistan konumu itibariyle sürekli orduların yolları üzerinde bulunmuştur. Milattan önce 500 yıllarında Pers kralının işgal ettiği Afganistan topraklarını batıdan gelen İskender de işgal edecektir. İki yüz yıl Pers yönetiminde kalan Afganistan daha sonra Batılıların himayesine geçer. İskender’in ülkesinin dağılmasıyla yerine yine Batı menşeli Baktriana Devleti hakim oldu. Bir asır kadar sonra Hindistan’dan gelen Çandragupta Devleti hakimiyeti amansız saldırılar sonucu ele alır. Milattan sonra 50’li yıllara gelinince Sakaların saldırıları başlar. Miladi 125 yılına kadar Sakalar hakimiyetlerini sürdürselerde 125 yılında başka bir Türk kavmi olan kuşanlara yerlerini bırakırlar. 480 yılına kadar hüküm süren kuşanlarda hakimiyeti Akhunlara bırakırlar. 

Afganistan, Hz. Osman zamanında İslamiyet ile tanıştılar. Yalnız Araplar bu bölgede kalıcı olamadılar. Samani Devletiyle irtibata geçene kadar “Şah” denilen kabile liderleri tarafından yönetildi. Samaniler Afganistan’ın yarısını işgal ettiler. Samanilerin zayıflamasıyla Gazne merkezli kurulan Gaznelilerin yönetimine geçtiler. Gazneli Mahmut zamanında Afganistan’da Türk unsuru kalıcı hal alırken İslam da iyice kök saldı. Gazneli Sultan Mahmut’un Selçuklulara yenilmesine kadar Gazneli yönetiminde kaldı. Sonra Selçuklu yönetimi başladı. Ülke, Hindistan tarafındaki Gurlular ile Selçuklular arasında savaşlara sahne oldu. 1157’de Selçuklu Sultanı Sencer’in ölümüyle Hindistan’a kadar sınırları uzanan Gurluların yönetimine girdi. XII. yüzyılın sonlarına doğru Gurlular da Afganistan’ı Harzemşahlara terk etmek zorunda kaldılar. Moğol istilasına kadar Harzemşahlar yönetiminde kalan Afganistan Timur’un ölümüne kadar Moğolların elinde kaldı. Timur’un torunu Babür Şah ise Afganistan’da Babür Devletini kurdu. 

1747’de Ahmet Şah Dürrani Afgan Devletini kurana kadar Afgan toprakları çeşitli yerel devletler, Safeviler ve Babürlüler arasında el değiştirdi. Kurduğu Afgan Devletiyle eşi az görülür zaferler almayı başardı. Hindistan ve İran üzerine seferler düzenledi. Hatta Osmanlı Padişahı III. Mustafa’ya birlik olup İran Devletini ortadan kaldırmayı teklif etmişse de olumlu cevap alamadı. Ahmet Şah’ın ölümünden sonra önü alınamaz iç ayaklanmalar baş gösterdi. Bundan istifade etmek isteyen Sih Devleti saldırılarını artırdı. Bu arada İngilizler ve Ruslarda bu cenderenin içerisine girmişlerdi. Rusların kışkırtması ile İran’ın saldırısından çekine İngilizler 1839’da Sihler ile ittifak kurarak saldırıya geçtiler. Üç yılda İngilizler ülkeden atılsa da etkileri uzun yıllar devam etmiştir. 1819’da hükümdar olan Dost Muhammed’in 1863’de ölümüne kadar sağlanan birlik ölümüyle de son bulmuştur. Oğulları arasında kanlı bir iç savaş baş göstermiştir. 1878’de İngilizler tekrar Afganistan’ı işgal ettiler. 1880’de Abdurrahman Han Afgan tahtına geçti. Her ne kadar tahtta bir Afgan otursa da İngiliz ve Rus etkisi gözle görülür haldeydi. 1893’de Durhant Anlaşmasını imzalamak zorunda kalan Abdurrahman Han bir parçalanmanın önünü açmış oldu. 1901’e kadar çok sert tedbirlerle iktidarı eline alan Abdurrahman Han, hastalığından dolayı yerini oğlu Habibullah Han’a bıraktı ve üç gün sonra vefat etti. Sonrasında Avrupa teknolojisinin ülkeye girişi başladı. 

1929’da Nadir Şah başa geçene kadar reformlara ve yeniliklere önem verildi. Nadir Şah din adamlarının da fikirlerini alarak İslami temellere dayanan bir idare kurdu ve yönetimi kısa sürede eline aldı. 1947’de İngilizler, Hindistan’dan çekilene kadar Afganistan dünya siyasetinde yer edinmeye başlamıştı. İngilizlerin Hindistan’dan çekilmesinden sonra Pakistan ve Hindistan ile sınır sorunu yaşayan Afganistan Sovyet Rusya ile yakınlaştı. Bu yakınlaşma sonrası ülkede artan Sovyet nufüzü ciddi iç çekişmelere yol açtı. 1978’de kanlı komünist darbesiyle Davud Han’ın indirilmesiyle Afganistan Demokratik Cumhuriyeti kuruldu. Bu komünist rejimi kabul edemeyen halk ayaklandı. Mücahitlerin önderliğinde kanlı iç savaş cereyan etti. 24 Aralık 1979’da Sovyetler ülkeye asker indirip işgale başladı. Uluslararası camiada çok ses getirse de Ruslar bu durumu pek ciddiye almadılar. 1980’de İslamabad’da toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı açıkça Rusların Afganistan’dan çekilmesini istese de bu talep karşılıksız kaldı. 1984’de Birleşmiş Milletler yabancı askerlerin çekilme kararını alsada Ruslar bunu da dinlemedi. Gorbaçov zamanında Afganistan işgali bir hüsran olarak adlandırılsa da 1987’ye kadar bu işgal devam etti. Rus işgali zamanında Afganistan Demokratik Cumhuriyeti olan devletin adı Afganistan Cumhuriyeti olarak değiştirildi. 1989 yılında Rusların ülkeden çekilmeleri tamamlandı. 

2001 yılında Amerika’da gerçekleşen 11 Eylül saldırılarından Afgan Mücahitleri sorumlu tutan Amerika Birleşik Devletleri Afganistan’a “Terörizmle Savaş” parolasıyla savaş açtı. 7 Ekim 2001’de ABD fiili işgal hareketini başlattı. 9 Aralık 2001’de Taliban yönetimi son buldu. Haziran 2002’de geçiş hükümeti kuruldu. 2 Mayıs 2003’de ABD büyük operasyonların son bulduğunu duyurdu. 8 Ağustos 2003’de NATO Afganistan’da güvenlik güçlerinin sorumluluğunu üstlendi. 29 Ekim 2004’de savaşın başlamasından 4 yıl sonra Bin Ladin, 11 Eylül saldırılarını üstlendi. 1 Mayıs 2011’de ABD Bin Ladin’in Pakistan’da öldürüldüğünü duyurdu. 27 Mayıs 2014’de ABD başkanı Obama halen direnmekte olan Afganistan’dan 2016 sonuna kadar çekileceklerini duyurdu. 4 Eylül 2018’de direnişe devam eden Taliban ile görüşmeleri yürütmek için ABD özel temsilci atadı. 15 Ağustos 2021’de Taliban Afganistan yönetimini ele aldı. 30 Ağustos 2021’de ABD komple çekildiğini duyurdu. 

Taliban yönetiminin başa gelmesiyle beklenen idamlar gerçekleşmedi. Dünyada var olan ekonomik krizle mücadele etmeye çalışan Afganistan’ın aynı zamanda savaş sonrası yaraları sarmaya çalıştığı biliniyor. ABD işgali yıllarında günde 200-300 ölü olduğu bilinirken artık ülkede ölümlerin durduğu biliniyor. Geçen bir yıllık sürede ülke yüzde doksan oranında daha güvenli bir ülke haline gelmiş durumda. Halk direnişi ile başa gelen bir rejim olsa da, halk eskisine göre daha güvenli olduğunu söylese de; dünya halen daha Afganistan’ın özgürlüğünü konuşuyor. Tarih boyunca savaş eksik olmayan bu topraklara uluslararası baskı ve boykot ile hürriyetin bedelleri ödetilmeye devam ediyor.


0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir