Hazal Keser Demirel

“Şehadet bir çağrıdır, tüm nesillere ve çağlara…”

Şehit Metin Yüksel, 17 Temmuz 1958 tarihinde Bitlis’e bağlı Kolongo yaylasında doğdu. Babası zamanın İslam âlimlerinden Sadrettin Yüksel, annesi ise nakşi tarikatinin önde gelen isimlerinden Şeyh Masum Efendi’nin kızıdır. 1967 yılında İstanbul’a göç eden Yüksel ailesi, Fatih ilçesine yerleşti. Bu sırada 9 yaşında olan Metin, İstanbul’a alışmakta güçlük çekmedi. Zira aradığı hareketlilik buradaydı. Ortaokul çağında okuldan ayrıldı ve zamanının çoğunu Fatih’teki vakıflar yurdunda geçirmeye başladı.

Metin’in gençlik döneminde, İslam davasını benimsemiş birçok genç kendi çapında bir mücadele veriyor, eylemden eyleme koşuyordu. Metin de bunlara dahildi, ancak organize olmadan etkili olamayacaklarının bilincindeydi. Buna mukabil, fikri rahmetli Necmeddin Erbakan’dan çıkan, kurucu öncülüğünü Milli Görüşün önde gelen isimlerinden eczacı Mustafa Aydıner’in yaptığı, İslamcı akımın en hareketli teşkilatlarından olan “Akıncılar” derneğinin Fatih temsilciliğini kurdu. O sırada henüz 18 yaşındaydı. Akıncılar; 17 yaşındaki gence İslam ordusunu emanet eden Hz. Muhammed’in dava şuuruyla, dönemin gençlerinin ufkunu dünya gerçeklerine açan çok kıymetli bir oluşumdu. Metin ortaokul mezunu bile değildi fakat kendisinden yaşça büyük, üniversiteli, ilahiyat, tıp fakültesi öğrencileri onun başkanlığındaki teşkilata tereddüt etmeden katılıyordu. Fatih Akıncıları, yaptıkları işlerle kısa sürede İstanbul’da adını duyurmaya başlamıştı. Düzenledikleri eylemler ve mitinglerle batıla karşı mücadele eden Akıncı gençleri; diğer taraftan da ihtiyaç sahibi ailelere yakacak ve giyecek yardımı gibi hayır işleri de tertip ediyorlardı. Akıncılar derneğinden arkadaşlarının anlattığına göre Metin, Akıncılar derneğinin bir odasını fakir ailelere sağlık hizmeti verilmesi için ayırmış, elinden geldiğince tıbbi malzeme bulmuş ve tıp doktoru arkadaşlarını da organize ederek haftanın belirli günlerinde ücretsiz muayene imkanı sunulmasını sağlamıştı. 

Metin Yüksel, dış dünyadaki İslami akımlarla da ilgileniyor, bu konuda toplantılar düzenleyip gençleri bilinçlendiriyordu. Filipinli müslümanlarla yaptığı dayanışma gecesi bunun örneklerinden biridir. 

70’li yılların hareketli Türkiye’si, sağ-sol çatışmasının da zirvede olduğu zamanlarını yaşıyordu. Ortam ve sistem herkesi bir taraf olmaya zorluyordu. Akıncılar da bu ortamdan nasibini almış, kendini çatışmaların içinde bulmuştu. Ancak herhangi bir taraf olmamış, kendi yolundan, İslam davasından sapmamıştı. Akıncılar, Fatih’i “kurtarılmış bölge” olarak ilan etmişti fakat Metin burada, henüz 19 yaşındayken solcular tarafından pusuya düşürülecekti. İkisi midesine, biri de dizine olmak üzere 3 kurşun yarası almış fakat sağ kurtulmuştu. Ancak bunlar onu da arkadaşlarını da yıldırmadı, mücadelelerinden vazgeçmediler.

Metin’in diğerlerinden daha çok dikkat çeken ve okların ona çevrilmesine sebep olan özellikleri vardı. Eylemler, mitingler için bizzat kendisi sloganlar, afişler hazırlar, çizimlerini dahi bizzat yapardı. Abisi Edip Yüksel: “Bir ilke imza attı ve Akıncılar içinde afişler, sloganlar hazırlarken 5 dili bir arada kullandı. Türkçe, Arapça, Kürtçe, Farsça ve İngilizce.  Tabi ki en çok tepkiyi Kürtçe çekti ve Ülkücüler Metin’e ”Yeşil Komünist” dediler.”

Metin’in dava arkadaşlarından Yakup Aslan: “Metin Yüksel  bazı kişilerle Kürtçe konuştuğu için bizim mahallede belli bir kesim onu Kürtçülükle suçlamaya başladı. Belli bir dedikodu o çevrede yaygınlaşmaya başladı. Onun ardından belli bir dönem Metin’le ilgili çok yoğun bir propaganda oldu. Böyle yapılmasının sebebi kanımca Metin’in vurulması için belli bir zemin oluşturulmaya çalışıldı. Çünkü milliyetçilerle ve ülkücülerle çok da bir sorunumuz yoktu. Genelde kavgamız solcularlaydı. Birdenbire ülkücüler palazlanmaya başladılar.”

Metin Yüksel’e ait bazı sloganlar:

  • Şehadet; bir çağrıdır, tüm nesillere ve çağlara…
  • Dava muzaffer olsun da varsın bizim yerimiz camiinin pabuçluğu olsun.
  • Biz ölümü saadet, zalimlerle birlikte yaşamayı alçaklık görüyoruz.
  • Hakkı ve İslam’ı müdafaa etmek en büyük ibadetlerdendir.
  • Uzlaşma yok. Son çağrımızı yapıyoruz! Ya Allah nizamının vakarlı çizgisi ya da hiçbiri.
  • Hakkın ordularının saflarına katılın!
  • Şehadet şehadet Sururi inkilabest! 

1979 yılının 22 Şubatında, Metin ve arkadaşları İzmir’de bir mitinge katılmıştı. Bu Metin’in katıldığı son miting olacaktı… 23 Şubat cuma sabahı İzmir’den İstanbul’a dönen gençler, bir müddet dinlenmek için derneğe gittiklerinde Fatih’te dün yaşanan olayları öğrendiler. Kendilerini “Fatih ülkücüleri” diye adlandıran bir grup, Akıncı gençlerine saldırmış, birini ağır yaralamış, birçok genci de dövmüştü. Dövülenlerden biri de Metin’in kardeşi Müfit Yüksel’di. Bu ülkücü-akıncı kavgasından dolayı o gün Fatih çok gergindi. Cuma namazı için Fatih Camii’ne silahsız bir şekilde giden Metin ve arkadaşlarını pusuda bekleyen 40 kadar silahlı ülkücü vardı. Arkadaşlarının uyarsına rağmen Metin oradan ayrılmadı. Cuma namazı sonrası arka kapıdan çıktıklarında silahlı saldırıya uğradılar ve Metin Yüksel 21 yaşında oracıkta şehit edildi… 

Söz konusu ülkücü grup içerisinde, sonradan MHP İstanbul milletvekili olacak olan İhsan Barutçunun da olduğu belirtiliyor.(1)  Fatih camii avlusunda Yüksel’in öldüğü yerdeki taş kırmızıya boyanmış ve 2018 yılında yapılan tadilat sırasında kaldırılıncaya kadar 39 yıl boyunca anısına sergilenmiştir.

https://web.archive.org/web/20220104001029/https://www.dunyabulteni.net/genel/barutcu-metin-yuksel-cinayetinden-yatmis-h159367.html

0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir