Kalemtıraş Ekibi

M.Ö. 4000’li yıllarda Trakyalıların burada Varna şehrini kurdukları bilinir. Antik Yunan’dan beri aralıksız bir yerleşim yeridir. Makedon Kralı da Roma Kralı da burayı hakimiyetleri altına almışlardır. 650 yılında kuzeyden Bulgarlar gelmeye başlamıştır. 681 yılında Bulgar Krallığı kurulmuştur. 864 yılında Bulgar Kralı Boris Hıristiyanlığı kabul edince Bulgar Krallığı Hristiyanlaşmış, 867 yılında Bizans’ın kontrolüne geçmiştir. 1014’de çıkan isyan üzerine 15.000 Bulgar’ın gözüne mil çekilmiştir. 1371’de Osmanlı kontrolüne geçmiş ve İslam bölgede yayılmaya başlamıştır. 1878’de başlayan 93 harbine kadar Osmanlı’ya bağlı kalan coğrafyada Bulgar prensliği kurulmuştur. 1885’de Sırplar Bulgaristan’ı ele geçirmiştir. 1908’de bağımsızlığını ilan etmiştir. Bağımsızlığın ilanından sonra çok hareketli bir siyasi dönem geçirmişlerdir. I. Balkan savaşında kazandıklarını II. Balkan savaşında fazlasıyla bırakmak zorunda kalacaktır. I. Dünya savaşına Almanların tarafında girip kaybeden tarafta yer alınca 1918’de anlaşma masasına oturmak zorunda kalmıştır. II. Dünya savaşında ise Almanların tarafında yer almasına rağmen Almanlar Bulgaristan’ı işgal etmişlerdir. Hareketli savaş yıllarında hükümet zayıflayınca Rus destekli muhalefet yönetimi ele geçirip 1946’da ülkede komünist rejim kurup monarşiyi kaldırmıştır. Her ne kadar halk oylamasında cumhuriyet dense de bu apaçık bir komünizmdir. Anayasası dahi komünist partinin hazırladığı bir anayasadır. Rus baskısı ile içe kapanık bir döneme girilir. Daha önce Romalılardan gördükleri baskıyı Müslüman halka uygularlar. Baskı ve şiddet günleri başlar. İsimlerini değiştirmeye varan baskı politikaları polis eliyle uygulanır. 1985’de 12 yaşında olan ünlü halterci Halil Mutlu şöyle anlatıyor:

“12 yaşlarındaydım. 1985 yılında isimler değiştirildi. Hala zorlanıyorum ama ‘Huben’ ismini almıştım. Benim adım Halil Aliyev Halilov’du. 1989 yılına kadar hayatımızı idame ettirdik. Sadece isimden bahsediyorum ama Türkçe konuşmalar da yasaklandı. Özellikle annem Bulgarca konuşmayı hiç bilmez. Babam da kasabalara gidip geldikçe ancak yol tarif edebilirdi. Bulgarca konuşmaya başlasa zaten 2 kilometre öteden Türk olduğu belli olur. Neredeyse hiç Bulgarca bilmezlerdi. Bulgarca bilmeyen büyüklerimiz bayağı bir sıkıntı çekti. Bunun yüklü miktarda para cezası da vardı… Adım başı köpek, polis, sıkıntılı ve gergin bir dönemdi.” 

1980 ila 1984 arasında 700 ila 900 bin Müslüman Türk’ün öldürüldüğü tahmin ediliyor. Bulgar zindanları Türklerle dolmuş, mahkumlar insani durumdan çok uzaktılar. Diplomatik ilişkiler çözüm oluşturdu. 9 Mayıs 1989’da pasaport verilmeye başlanınca en önde Türkler başvurdular. 6 Haziran 1989’da Türkiye’ye göç başladı.  Göçmen sayısı 350.000’i buldu. Bulgaristan’da böylece Türkler azınlık olarak kaldılar. Halen Bulgaristan meclisinde azınlık bir Türk partisi vardır. Göçten sonra üçte bir oranında geri dönüşler olmuştur. 


0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir