Betül Sevda Kıroğlu
Esselamu aleykum kardeşlerim
Denizlerin büyüklüğüyle Rabb’in kudretini evlatlara anlatırken, anneliğin limanına yanaşmışız aniden…
Dalgalar denize vururken, yorgunluklar da vurmuş sahile inceden…
Evlat aynasından yansıyanlara bakarken,
Sofrada benden “Zahmet olmazsa su verir misin?” diye su isteyen evladıma ithafen yaptığım içsel yolculuğuma hoşgeldiniz…
Küçük yaşlarında ektiğimiz tohumların yeşermesini görmek öyle güzel öyle umut verici ki…
RABB’İMİZ bu gördüklerimizi sonrakilerin müjdesi kılsın… Allahümme amin…
Günlük hayatta evlatlarımızla konuşurken ne kadar yumuşak ne kadar ince (ruha dokunacak şekilde) konuşursak, onlardan gelen yansımaların da öyle olacağını Allah’tan ümit ediyorum.
En büyük nasihat örnek olmaktı ya
Bizden gördüğünü yapacaklardı.
Söylemlerimiz dillerinde dolanacaktı ya
İşte bunlardan bahsediyorum.
En büyük oğlum 3 yaşlarında bana ilk defa “güzel anneciğim” diye seslendiğinde istemsizce öyle büyük tepkiler vermişim ki ne o anı ne de tepkilerimi unutmamış.
Şu an 6 yaşında ve hala bana anne demez, “güzel anneciğim” diye seslenir. Bunu duyarak büyüyen kardeşi de öyle sesleniyor.
Darısı inşallah en küçüğüme.
Ufak yaşlardan beri onlara sürekli “Siz çok güzelsiniz çünkü Allah sizi çook güzel yaratmış benim güzel oğullarım.” gibi cümleler kullanıyorum.
Ardından, anlayabildiklerini hissettiğim zamanlarda;
“Andolsun ki biz insanı en güzel şekilde yarattık.” (et-Tîn 95/4) ayetiyle açıklama yapıyorum ki güzelliğin kendimizden değil Allah’tan olduğunu bilsinler.
“Biriniz kardeşini (Allah için) seviyorsa, ona sevdiğini söylesin.” [Ebû Dâvud, Edeb 122, (5124); Tirmizî, Zühd 54, (2393)] hadisini hayatımıza aktarma gayretindeyiz. Bu yüzden, her gün onlara sevdiğimi söylerim. Uyandıklarında, sofrada, arabada, evden çıkarken; bazen sebepsizce, bazen yaptıkları birşeyden mutlu olduğumda ya da kızdığımda, kıyamadığımda, kızıp pişman olduğumda, gece uykuya dalmadan önce… Kısacası kalpteki sevginin dile döküldüğü, dildeki bağların Rabb’in izni ile çözüldüğü anlarda…
Günlük hayatımızda, kıyafetlerini birlikte seçmemiz, yemekten sonra ellerine sağlık demeden hatta bazen de yemekli ağızlarıyla beni öpmeden kalkmamaları, oturtmaya çalıştığımız alışkanlıklardan…
Yatmadan sarılmak, öpücüklerden havai fişek patlatmak da,
Günde 3-5-10 kez aile sarılması yapmak da,
İşe giden babayı aile boyu kapıda uğurlamak da, işten gelince kapıya koşturmalar da…
Bunların meyvesi, yaşları ufak olsa da çok lezzetli.
Bir şey istediğimde seve seve yaparım demeleri,
“Zahmet olmazsa su verir misin?” demeleri,
Hala “güzel anneciğim” diye seslenmeleri,
Sevdiklerini her fırsatta söylemeleri
Sebepsizce “iyi ki varsın” demeleri….
ve daha niceleri…
Hepsi zamanla ilmek ilmek işlenen,
Anneleri yumuşatmaya, ruhlarımızın onlarla huzur bulmasına yeten anlardan sadece bazıları.
Bunu biliyorlar, bildikleri için incelik gösteriyorlar. Çünkü yaptıklarında gördükleri tepkileri seviyorlar.
Hayırlar da böyle değil midir? Dalga dalga yayılan… Tebessüm etmek sadakadır, gülümsediğiniz kardeşiniz de size gülümser ya, işte öyle bir etki tepki, öyle güzel bir yansıma.
Sürekli birbirimizi öpüp koklayıp öyle iltifat ediyoruz sanmayın.
Elbette imtihanlar da yaşıyoruz, geceleri uyuyamayıp gözyaşları döküyoruz, yeri geliyor seslerde yükseliyor, kırıyoruz/kırılıyoruz sonra bir aile sarılması yapıyoruz, toparlıyoruz. Allah’ın izni ve yardımıyla, bizlerin de gayretiyle hepsi geçiyor.
Çünkü çocuklar öyle temizler ki fıtraten,
Kin gütmezler
Nefret bilmezler
Küslük sevmezler
Bile bile can yakmazlar
Kimsenin üzülmesinden memnun olmazlar.
En güzeli ise anneleri kızsa da, gelip yine ona sarılırlar. Karşılıksız sever, koşulsuz sevilmek isterler.
İyi ki varlar
İyi ki bizimleler
İyi ki bahşedilmişler…
Sahi, evladına sevdiğini söylememiş, sıkıca sarılmamış, sevgisiyle sarmamış anneler, evladının hakkını nasıl ödeyebilir?
Onlarla büyümek, öğrenmek, kendimizi hesaba çekmek de nimet.
Bu nimetin şükrünü eda edebilmek duası ile…
0 yorum