Ayten Almassri
İnsan bazen kendini bir odaya kapatıp, saatlerce yazıp yazıp yırtmalı kâğıtları. Kitaptaki bir karakterin hikayesine yoldaş olup satırların arasından geçmeli. Bazen kendiyle baş başa kalıp yalnızlığın da insana iyi gelen güzellikleri olduğunu görmeli. Bazen de koşmalı kalabalıkların ortasına. Omzuna dokunmalı yalnız bir çocuğun. Hüznünü paylaşmalı trene el sallayanların. Bir annenin derdine, bir babanın yorgunluğuna ortak olmalı.
İnsan bazen görmeli dünyanın sadece kendi penceresinden ibaret olmadığını. İçerideki yoksulluk görünmesin diye gazetelerle kapatılan, soğuk girmesin diye çarşaflar sıkıştırılan pencerelerle kendi penceresinin aynı olamayacağını bilmeli. Bakacak penceresi bile olmayanlar var bir de… Onların da sesini duyabilmeli… Bir kardeşinin elinden tutmalı bazen. Tutmalı ki, tutunacak dalı yok diye düşmesin uçurumlara.
İnsan bazen kendini çekip bir kenara halini hatırını sormalı. Yoklamalı kalbini, temizlemeli, arındırmalı dünya kirlerinden. Bazen de düşmeli çamurlara. Düşmeli ki kalkmanın şükrüne sarılabilsin. Çabalasın bir daha düşmemeye. İnsan bazen kırılmalı en beklemediği yerlerinden. Ki bilebilsin bu dünyadaki her şeyin ve herkesin bir gün imtihanı olabileceğini. Bazen de geçip giden yılları saymadan, içindeki çocuğun elinden tutup koşmalı kırlarda. Sığınabilmeli çocukluğun dokunulmazlığına…
Bütün bunların sonunda dönmeli hep Rabb’ine. Bilmeli ki O’na dönen ziyan olmaz, O’na dönen iyileşir tüm yaralarına rağmen… Bütün telaşlarımızın, bütün yorgunluklarımızın O’nun rızası için olması duası ile…
“Ey benim merhametli Rabbim! Ne zaman bir yol kenarına çöksem, bana kaldıracak el gönderdin. Yapayalnız kalışlarımda, bir köşeye çekilişlerimde, en çok da içime kapanışlarımda varlığını en içimde hissettirdin. Öyle teselliler gönderdin ki nasıl şükredeceğimi bilemedim. Senin varlığına olan güvenim yorgun dizlerimi ayakta tutuyor. Ey benim güzel Rabbim! Beni Sen yarattın, gönlümü de en iyi bilen elbette Sensin…”
0 yorum