Yazar

Mısralarca anlatılan eylülün sekizinde başladı serüveni. Dolu dolu bir çocukluk geçirmekle beraber çok başarılı olmak gibi bir misyon yüklemişti kendisine. Ufacık yaşlarda herkes büyümek isterken, yazarımız geleceğin tasasına şahit olmuşçasına hep çocuk kalmak isterdi. Bir bakıma öyle de oldu. Başarı yolunun sonu ise, yazarımıza göre iyi bir lise kazanıp oradaki herkesle yarışamayacağını anladığında görünmüştü. Sonrası bolca değişim, biraz kendisini buluşu, üç yıldır da benliğini okuyuşu işte. Günaşırı, rasyonellik ve duygusallık olmak üzere iki hâkim duygunun rekabetini izliyor yazarımız zihninde. İçimize işlemiş yargılama sevdasından kurtulup, her şeyde bir güzellik aramayı kendisine amaç edinmeye çalışıyor. Bir de bolca göğe bakıp sırıtıyor. Nihayetinde, kendinden başka değiştirecek dünya olmadığını anlayıp bilenmeye niyet etti. Yazarımızın tabiriyle “Hayatımı mana üzere bir yola çıkardım, yan koltukta Kalemtıraş var.”

Kategoriler: Yazarlar