Abdurrahman Kıroğlu

Uzun zamandır aklımı kurcalayan bir durumla boğuşuyorum. Okumayan cahil bir toplumumuz var söylemlerini sürekli duyuyoruz. Her bir menfi olayda bu başımıza gelenler cahilliğimizden denmektedir. Aynı zamanda ise toplumumuzun şaşmaz bir ferasetinden bahsedilmektedir. Toplum olarak birçok konuda eşsiz feraset örnekleri ortaya koyduğumuz bilinmektedir. Öyleyse ortada bir sıkıntı var. Birbiriyle uyuşmayan iki ayrı veri ile karşı karşıyayız. Cehalet dedikleri şeyi acaba nasıl tanımlamaktalar. 

Öncelikle okuma yazma oranlarıyla ilgili herkes bir şey konuşurken Diyanet İşleri Başkanlığının sessiz kalması çok garibime gitmektedir. Okuma yazma oranını Cumhuriyet öncesi neye göre tutmuşlardır. Kur’an okumayı bilmek okumadan sayılmıyor mu acaba? Elbette Kur’an okumayı okumaktan saymazsak okuma bilen sayısı çok az deriz. Ya Kur’an okumayı bilenleri sayıya dahil edersek o zaman devrine göre muazzam bir okuma yazma oranı yakalamış olmaz mıyız? Peki ya Kur’an yazısını yazmaya bilenlerin bir şey yazma zorunluluğunun olmamasını nasıl ele alalım? Kur’an harfleriyle yazılırken Türkçe’miz Kur’an okuyan herkes aynı zamanda konuştuğu dilde yazılan bir eseri okuyamaz mı? Her konuda açıklamalar yapan Diyanet İşleri Başkanlığımız neden bu konuda suskundur? 

Bu milletin toplumsal ferasetini nasıl kazandığını düşünmektedirler acaba? Sadece merhamet duygumuz baskın o yüzden toplumsal olaylara erken tepki veriyoruz gibi açıklama bu konuda yeterli midir? Merak ettiğim bununla bağlantılı bir diğer konuda okuma oranlarımız neye göre belirlenmektedir? Satılan kitaplara göre mi, yoksa halk kütüphanelerinden ödünç alınan kitap sayısına göre mi? Bu verilerin ne kadarı gerçeği yansıtabilir?

Peki ya diploma sahipleri izin ferasetten yoksunlukları neyle açıklanabilir? Hiç okul görmemiş kişilerin olaylara verdikleri ferasetli tepkilerin yanında diploma sahiplerinin kör cahil bunu yapmaz dediğimiz şeyleri yapmasının izahı nedir? Bunu biraz aile eğitiminde görüyorum. Ahlaktan yoksun bir diploma huzur vermemektedir. Kazanılan hiçbir meblağ maaş da huzuru satın alamamaktadır. Tabi bir de cehalet mevzu var. Cehalete bilgisizlik mi diyeceğiz yoksa ahlak yoksunu olmak mı diyeceğiz? Bilgisi olmayan ama kesinlikle cahil diyemeyeceğimiz adamlar gerçekten bu konuda aklımızı iyice karıştırıyor.

İş okuma yazma oranı ise Diyanet İşleri Başkanlığı bir araştırma yapsın(yada bir açıklama) ve Kur’an okumayı bilenlerin bugünkü sayısı ile cahildik denilen dönemdeki sayılarına. Sonra bu iki dönemin olaylarını inceleyelim. Kim cahilmiş de dünyanın rengine kanmış durum ortaya çıkacaktır. Bir de geçmişte okuma yazma bilmediği halde edebiyata yön verenler var. Günümüzde okuma yazma sahibi ama günümüz edebiyatını anlamayanlar olduğu gibi. Bu neyin cehalet seviyesidir o zaman? 

O zaman bir klişe ile bitirelim. Bu cahil halk ne anlar diyenler, bu cahiller, halktan ne anlar!

Vesselam…


0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir