Efe İdris Arslan

Yaptığı en iyi şey beklemek olanların en büyük başarısı kaybetmekmiş, seni kaybettiğimde anladım. Seni kaybettiğimde anladım bir daha asla kazanamayacaktım.

Ankara Etimesgut’ta küçük ve mütevazı bir pizza dükkanı vardı. Bu pizza dükkanının pizzaları o kadar güzeldi ki tadına bakan insanlar tadını bir daha asla unutamazdı. Ama bu pizza dükkanında pizzalardan daha güzel ve tatlı olan şey pizza ustasının kızıydı. Kibar, nahif, güler yüzlü ve yardımseverdi. Bunların yanında küçük ve tatlı bir kibri de vardı. Sık sık babasına yardım etmek için dükkana gelirdi, işte bu gelişlerden birinde bir ömür sürecek bir sevda başlamıştı, Hakan’ın sevdası.

Hakan, öğle yemeği için girdiği bu dükkândan bir daha asla çıkamamıştı. Üniversitede olmadığı zamanların neredeyse tamamını burada geçiriyordu. Girişe en uzak noktada, duvar kenarında, muhtemelen pizzacının babasına ait olan fotoğrafın altındaki masada oturuyordu. Gözlerini pizzacının kızından bir türlü ayıramıyor,. bir o kadar da ona bakamıyordu. Parası olduğu günler çeşitli pizzalar söylüyordu hatta o kadar zamandır buraya geliyordu ki bütün pizza çeşitlerini denemişti. Parasının olmadığı günlerde ise bir bardak çay içmekle yetiniyordu. Dükkanın devamlı müşterisi olduğu için çaydan ve bazı günler pizzalardan para bile istenmiyordu. Pizza ustası Ahmet Bey dahil herkes onu tanıyordu. Biri hariç, o da pizzacının kızı. Onunla bir türlü konuşamamıştı. Aslında bunun sebebi de biraz kendisiydi, onu böyle uzaktan ve özlem duyarak sevmek çok hoşuna gidiyor, her geçen gün kıymetini daha çok anlamak istiyordu. Fakat böyle bir yere varamayacağının farkına varmış olacaktı ki bugün konuşmaya gelmişti. Aslına bakılırsa dün de bu niyetle gelmişti, ondan önceki gün de. Ve ondan önceki gün de. Ama bugün farklıydı. Bugün Cumaydı, bugün yapılan dualar er ya da geç kabul olurdu. Namazını kılıp gelmişti. Namaz boyunca bugün amacına ulaşmayı dilemişti.  Pizzacının kızı ile konuşacak ve ona kalbini açacaktı. Tabağını bitirdi, usulca ama büyük bir heyecanla masadan kalktı ve pizzacının kızının yanına gitti;

-Merhaba.

Kız o insanın kalbini eriten ceylan bakışlarını Hakan’a çevirdi.

-Merhaba.

-Şey ben…

-Benim biraz acelem var da size arkadaş yardımcı olsa olur mu? 

Bunu söylerken yandaki boş masada oturan Timur’u işaret etmişti. Ardından ocak tarafında önlüğünü çıkaran Ahmet Bey’e dönerek, ‘‘Baba, hadi!’’ dedi ve dışarı çıktı. Ahmet Bey peşinden dışarı çıkarken Timur’a ‘‘Ben bir saate gelirim, dükkan sana emanet!’’ diye telkinde bulundu. 

Sonra Hakan’a döndü ‘‘Görüşürüz Hakan, Allah’a emanet ol.’’ dedi. Hakan ‘‘Sen de abi.’’ diye karşılık verdi. Timur liseyi açıktan okuyordu ve Ahmet Bey’in uzaktan akrabasıydı. Yaklaşık üç aydır burada çalışıyordu. Hakan’a:

-Abi bir şey mi isteyecektin?

-Yok kardeşim.

Timur, Hakan’ın derdini biliyordu, bu yüzden tamam bile demedi. Olmamıştı, bugün de başaramamıştı. Yarın tekrar deneyecekti. Denemeyecekti, içten içe o da biliyordu, hissediyordu bunu. Ertesi gün gelmemişti pizzacının kızı, sonraki gün de. Hakan bir umut bekliyordu, bu böyle bir hafta sürdü. En sonunda Timur’a: 

-Ahmet Bey’in kızı bu aralar ortalıkta gözükmüyor, bir yere mi gitti?

-Abi o Fransa’da bir sanat okulu kazandı, oraya gitti.

Hakan bir an beyninden vurulmuşa döndü. Ama vazgeçmeyecekti. Düşündü. 

-İsmi ne bu okulun? 

-Ekole mi ne, öyle bir şey abi.

-İyi bari sen de sanatla ilgileniyordun değil mi Timur? 

-Evet, abi resim çiziyorum. Bir gün sana da gösteririm istersen.

-Çok isterim.

O esnada Ahmet Bey’in kibar sesi uzaktan duyuldu.

-Timur, şu masaya bakar mısın?

Hakan, Ahmet Bey’in bu sesini duyunca, kibarlığını babasından almış, diye geçirdi içinden.

-Abi daha çok konuşmak istiyorum ama görüyorsun hem bugün eksiğiz.

-Ne demek kardeşim, bak işine konuşuruz yine.

Bu konuşmanın ardından Timur işine döndü. Hakan da kasaya hesabı ödeyip çıktı.  Henüz hiçbir şey bitmemişti. Bir mektup yazacaktı, okulun ismini öğrenmişti, Ahmet Bey’in soyadını zaten biliyordu.




Sevgili Pizzacının kızı,

Merhaba, Güzel Kız. Ben Hakan. Hani şu devamlı müşteriniz. Daha doğrusu babanızın müşterisi. Beni hatırladığınızı ümit ediyorum. Şahsen ben sizi ilk gördüğüm o yaz gününden beri unutamıyorum. İsminizi hiç öğrenmedim, öğrenmek istemedim. Bilmiyorken bile kelime dağarcığımı güzelliği ile kör ediyorken öğrenirsem nasıl zapt ederim bilemedim. Siz Güzel Kız, o kadar güzelsiniz ki, güzel kelimelerim düğümleniyor sizi düşünürken, her birini teker teker çözüp öyle yazıyorum. Kelimeler de şaşıyor, siz var olmadan nasıl var olduklarına. Haklılar. Mesela gözleriniz… Kahve, rengini gözlerinizden almış olmalı. Mesela sesiniz…. Kadife, sesinizden doğmuş olmalı. Hiç tanımadığınız ve sizi de hiç tanımadığını düşündüğünüz bir kişinin size karşı böyle iltifatlar etmesi garip geliyor tahmin edebiliyorum. Ama ben sizi tanımayı o kadar çok istedim ki ve o kadar çok hayalini kurdum ki sayısız kere sizinle tanıştım. O dükkana sizi görmek ve tanımak için çok kez geldim, ama yalnız sizi seyretmekle yetindim. Gittiğiniz güne kadar yanınıza gelip tek kelime edecek cesareti bulamadım kendimde. Şimdi dile getiremediğim o sözleri elimden geldiğince kaleme almaya çalışıyorum. Sadede gelmek gerekirse ben sizi aşık oldum, sizi gerçekten seviyorum. Akşamları sizinle yatıyor, sabahları sizinle kalkıyorum. Aldığım nefesten tutun da okşadığım kediye kadar her şey sizinle anlam buluyor, sizinle anlam bulduruyorum. Şimdi gittiniz; bu sözler anlamsız, bu şehir anlamsız, bu dükkan anlamsız. Ama bunca anlamsızlığa karşın sizden vazgeçmeye niyetim yok. İsmim Hakan demiştim, Hakan, sizin kalbinizin Hakan’ı olamayacaksam bu isim neyime Güzel Kız. Her mısrada sizi okuyorum. Her çocuk gülüşünde sizi görüyorum. Bütün yollar size çıkıyor. Her uçurumdan size düşüyorum. Girdiğim tüm sokaklar anlamsız dediğim o dükkana çıkıyor, içinde biraz sizden anılar kalmış olsa gerek ki ben o anılarda tutuklu kalıyorum. Bu anlamsız dükkanda mahsur kalıyorum. Ve siz yardımsever Güzel Kızdan beni bu dükkandan kurtarmanızı rica ediyorum. 

‘’Ben seni seviyorum, sen de beni sev ne olur!’’

Alıcı adres: École des Beaux-Arts, 

14 Rue Bonaparte, 75006 Paris, Fransa

Alıcı: Student Kari


0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir