Habibe Basatemur

“Her insan bir adem, her adem bir alemdir.’’ sözü ne vecizdir. İnsan öylesine bir alemdir ki gerçekten samimi bir niyet ile tanımaya gayret edilince her defasında bir başka yönü fark edilir. Kimi öylesine güzellikler saklar ki içinde gördükçe hayran olur insan. Hani denir ya, gerçekten bu kadar güzel olabilir mi bir insan, diye. Sonra içimizdeki bir ses, yok yahu der, illa bir şey vardır bu işin içinde. Bu devirde böyle de iyi olunur mu? Bir diğer ses bastırmaya çalışır bu bed sesi; dünya var oldukça iyi insanlar da var olmaya devam edecektir, der. Bu iki zıt ses her daim devir daim yapar durur. Kimimiz o bed sese kulak verip bir kez daha insana, güzelliğe, iyiliğe olan inancımıza bir gölge düşürürken, kimimiz hem içimizdeki, hem dış dünyamızdaki tüm seslere kulak tıkayıp iyiye ve güzele olan inancımıza sahip çıkacak ve o inanç ile insana güvenmeye devam edeceğiz.

İnsana güveneceğiz ve sadece bedeniyle değil, ruhuyla, düşünceleriyle de var olduğunu unutmayacağız. Her ne kadar yaşadığımız yüzyıl bizleri sadece bedenden ibaret, adeta robotlaşmış mahluklara çevirme gayretinde olmuş olsa da hala insan, insan olarak varlığını devam ettiriyor. Kıyamete kadar da öyle olacaktır. Varsın kötü emelleri için insanın insanlığına göz koyanlar gece gündüz çalışsın. İlahi nizam bizlerin asiliğine rağmen fıtratı koruyacaktır.

İnsan robot değildir. O bir ademdir ve de alemdir. İnsanın bir alem olması hayatı boyunca yaşadıklarının da kendine özgü olduğu gerçeğini bizlere hatırlatır. Hiçbir insan bir diğerinin aynısı değildir. Ruhu hele hiç değildir. Her insan biriciktir. Kıymetlidir. Allah öyle yaratmıştır. Bu kıymeti koruyanlar varlıklarıyla, güzel bakışları ve güzel sözleri ile insanlık makamına ulaşır, dünyaya anlam katarlar. Dünya bu insanların varlığı ile anlamlı ve yaşanılabilirdir. Varoluştan gelen bu kıymeti koruyamayanlar ise gerisin geriye iner, insanlık makamından aşağılar aşağısına düşer. 

İnsanın varoluş mücadelesi devam ederken, hayat kendi başına insan olana zor gelirken bir de insan kendi hayatını zorlaştırır bazen. Olmadık işlerden sırtındaki insanlık yüküne yük katar. Yolunu zorlaştırır. Aslında sorun olmayan birçok şeyi sorun gibi düşünür ve öyle kabul eder. Oysa sorun olarak görünen birçok şey  gerçekte sorun değildir. Onları o denli büyüten, bir kambur gibi sırtımıza yükleyen çoğunlukla kendimizizdir. Sorun olarak gördüğümüz birçok şey sadece bakış açımızın değişmesiyle sorun olmaktan çıkacak hayatın akışı içinde yok olup gidecektir. Biz zihnimizdeki bu ağırlıkları serbest bıraktıkça hayat hem bize hemde hayatı paylaştığımız insanlara daha kolay gelecektir. Hayat tamamıyla sorunsuz mudur? Elbette hayır! Hayatın baştan sona sorunsuz olacağını bize kim söyledi ki? Sorunlar vardır, olacaktır. Ancak önemli olan gerçekten sorun olanları tespit ederek onları çözebilme sorumluluğunu alabilmektir. Bizi aşan durumlarda ise üzerimize düşen güzelce sabretmektir. Gerçekten sorun olanlar, sorun olmayanların yanında neredeyse yok gibidir. Rabbimiz bizlere geniş gönüller bahşetsin. Bahşetsin ki sonlu dünya da sorun gibi görünen sonsuz sorunlar peşinde helak olmayalım, ömrümüzü heba etmeyelim. 

Vesselam… 

Kategoriler: Deneme

0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir