Hazal Keser Demirel

Mommo Kız Kardeşim; oyuncu kadrosunda Mehmet Bülbül, Elif Bülbül, Mete Dönmezer, Mustafa Uzunyılmaz ve Mehmet Usta gibi isimlerin yer aldığı, müziklerini Erkan Oğur’un yorumladığı, 2009 yapımı, Atalay Taşdiken’in yapımcılığını, senaristliğini ve yönetmenliğini üstlendiği ilk uzun metraj filmidir. 

Ahmet ve Ayşe anneleri öldükten sonra babalarının yeni karısının onları istememesi üzerine felçli dedelerinin sahip çıkmak zorunda kaldığı iki kardeş. Ahmet Ayşe’nin abisi, annesi, babası, kardeşi, arkadaşı, sırdaşı, öğretmeni, her şeyi… Ayşe ise abisinin hayatla arasındaki tek bağ sanki. Felçli, iki yıl kadar bile ömrünün olmadığına inanan ve bunun çaresizliğiyle çırpınan dedelerinden ve ara sıra onlara çikolata, sakız veren bakkal abilerinden başka kimsesi olmayan bu iki kardeşin ilişkisi öylesine muazzam ve yalın bir dille anlatılıyor, öyle güzel içimize dokunuyor ki… Hikayenin boğazımda düğüm düğüm olmasının bir sebebi de tamamen gerçek olması. 

Ahmet küçük yaşına rağmen annesinin ölümünden sonra kocaman bir adama dönüşüyor. Kardeşinin ve evin birçok sorumluluğu onda. Öyle ki annesine duyduğu özlemi bile rahatça yaşayamıyor. Gizli gizli ağlıyor. Bakkaldan verilen çikolataları yemeyip kendi payını da kardeşine veriyor. Babaları yaramazlık yapmasınlar diye evin kilerinde bir canavar olduğuna inandırmış onları. Adını da “Mommo” koymuş. Ayşe Mommo’dan çok korkuyor, kilerin önünden geçerken abisinin arkasına saklanıyor. Ahmet kardeşine belli edemediği için, basit bir çocukluk hakkı olan bu korkuyu bile rahatça yaşayamıyor, sadece yalnızken açığa çıkarabiliyor duygularını. Ayşe’nin ise onları terkeden, yüzlerine bile bakmayan babalarına karşı hâlâ beklenti içinde olması, ufacık bir ilgi umuduyla babasının yolunu gözlemesi, merhamete, baba şefkatine olan açlığı tabiri caizse ciğer bırakmıyor seyircide. Bunlar gibi daha birçok içimize işleyen detay var.

Ahmet ve Ayşe’nin öksüzlükle, yoksulluk ve yoksunlukla mücadelesini bütün şatafattan uzak bir anlatımla bizlere sunuyor film. Gereksiz hiçbir replik, hiçbir diyalog, hiçbir dram yok. Sinemanın hilelerinden bu kadar uzak olup, duyguları seyirciye bu kadar muazzam geçirmelerinin büyük başarı olduğunu düşünüyorum. Tabii bunda Erkan Oğur’un perdesiz gitarıyla insanın içine işleyen yorumunun da etkisi çok büyük. Bu harika iş için Atalay Taşdiken’e, mükemmel performans gösteren oyunculara, güzelim Konya bozkırlarına ve tüm ekibe yürekten teşekkürler. Bende ömür boyu iz bırakacak bu film.


0 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir