Muhsine Sevra Kaçalin
İnsan doğduğunda neler yaşayacağını bilmediği bir yolculuğa çıkar. Uzun bir yoldur gideceği. Uçsuz bucaksız, çorak topraklar gibidir gideceği yol. Yolu yeşertmek de insanın elindedir, o çoraklığı devam ettirmek de. Geçtiği yolları çiçek bahçesine çevirmek de insanın elindedir, tarumar etmek de. Bunu bazen bir tercih gibi sunar hayat, bazen de çıktığı yolculukta kendiliğinden oluverir her şey ve insan sadece şahit olur.
Doğumu ile yolcu sıfatını yüklenip sırtına, heybesini doldurmaya başlar yolculuklarıyla. Serüven boyunca karşısına çıkan durumlar insan olmanın yolunu da açar yolcuya. Yol hep aynı yoldur ama üstünden geçen yolcu hep başkadır, her yolculuk da yolcuyu başkalaştırır. Yola çıkmak her zaman tercihi değildir, yolda olmak insanın kaderidir adeta. Hayat yolunda başına gelenleri de başından geçenleri de insan kendi şekillendirir. Bu yolun insanı ulaştıracağı noktada kişi kendisi ile yüzleşir.
Dünya hayatı, son durağı son nefes olan bir yol iken insan bu yolda durmaksızın yürüyen bir yolcu gibidir. Amaç hiçbir zaman varmak değildir ama insan yolda olmaktan da yorulur. Yoluna çıkan ilk handa konaklar, dinlenir, heybesine birkaç yeni şey ekleyip yoluna devam eder. Bu böyle devam eder durur. Bazen yoluna yoldaşlar bulur, bir yere kadar bu yeni yol arkadaşıyla ilerler, sonsuza kadar yanında olacağını sandığı arkadaşı ile yolları ayrılana dek birbirlerine yarenlik ederler. Sonra an gelir yollar ayrılır, kimini büyük bir şükran ve minnetle uğurlar, kimini ise bir daha görmek istemeyeceği bir huzursuzlukla anar. Yol hep aynı yoldur, insan aynı insan ama yaşanmışlıklar artık başkadır. Her yolcu heybesine doldurduğu şeylere dönüşür zamanla…
Her yolculuk insanın ufkunda yeni bir boyut açar. Yol biter ama yolculuk bitmez. Öldüğünde bile insan son yolculuğuna uğurlanır. Dünyaya gelişi bir yolculuğun başlangıcı olan insan bu defa da son yolculuğuna uğurlanır. Bir bilinmezi anlamlandırmaya çalışan insan, anladığı kadarıyla yolculuğu tamamlayacağını zannederken bu defa başka bir bilinmeze uğurlanır. Bu defa yoldaki azığı ise dünya yolculuğunda heybesinde biriktirdikleri olur.
Son sözü şair söylemiş:
“yol bir yere gitmez
o bir durma biçimidir
her garantiyi istersin hayattan
oysa ölümle yaşam arası
uzun malum ince bir yol
bir yere gitmez
o bir ölme biçimidir
iyi yolculuklar denmez bir gidene
yapılamaz çünkü
çok yolculuk bir seferde
yolcu denmez her gidene
herkes o yolun taraftarı olmayabilir
hiç bir sürgün
gittiği yolu sevmez mesela
yol bir yere gitmez
o bir susma biçimidir
soğuk bir taşıtın uğultusunda.”
0 yorum