Muhsine Sevra Kaçalin
Nâm-ı diğer Tüfekçizâde Sâlih Baba.
19.asrın ikinci yarısı ile 20. asrın başları arasında yaşamış tekke şairlerimizdendir. Kendisi hakkında bilgi edinilen en önemli kaynak şairin divanıdır. Buna göre Salih Baba’nın, doğuştan bir kolunun çolak ve bir ayağının kısa olduğu bilinmektedir. Babası imam olan Salih Baba, Erzincan’da “Tüfekçizâdeler” namıyla meşhur bir aileye mensuptur. Bu sebeple “Tüfekçizâde Sâlih Baba” olarak da anılmaktadır. Aile fertleri yaygın olarak çilingirlik ile meşgul olmuştur. Çilingir dükkanlarında aynı zamanda tüfek de tamir edilmiştir.
Birçok şiirinde âyet ve hadislere yer veren Salih Baba’nın aruz vezniyle yazdığı manzumelerinde dili ağır, hece ölçüsüyle yazdıklarında oldukça sadedir. Şiirlerinin 131 tanesini aruz vezniyle, kalan 32’sini ise hece vezniyle yazmıştır. Hem aruz hem de hece veznine hakim olduğu şiirlerindeki kusursuzluktan anlaşılmaktadır. Şiirlerinde kafiyenin her türünü kullanan Salih Baba’nın yetiştiği bölgenin şive özelliklerini şiirine taşıdığı görülür. Bölgenin Azeri şivesi şiirlerinde hemen fark edilir. Salih Baba’nın dili sade olmakla beraber hem dönem Türkçesi hem şivesel özellikler hem de tasavvufa has terimlerin şiirlerinde sık kullanılması onun yazdıklarının anlaşılmasını zorlaştırabilir. Şiirlerinde söz sanatlarına sıkça başvurduğu görülür. Ayrıca atasözleri ve deyimler gibi kültürel unsurları da kullandığı görülmektedir.
Salih Baba şiirlerinde tamamen tasavvuf konularını işlemiştir. Şiirlerinin ana konusu vahdet-i vücuttur. Vahdet-i kesret, masiva, bezm-i elest, tecelli, nefsin halleri, tarikat, şeriat, marifet, hakikat kavramları eserde merkezî konumda yer alır. Sâlih Baba’nın şiirleri günümüzde de Erzincan, Gümüşhane, Bayburt ve Erzurum yörelerinde makam eşliğinde, ilâhi nazım şekliyle bestelenip okunmaktadır.
Şairin toplam üç eserinin olduğu ancak Râbıta-i Nakş-i Hayâlî adlı divanı dışındaki iki eserin 1939 Erzincan depreminde kaybolduğu söylenmektedir. Râbıta-i Nakş-i Hayâlî’de hem divan edebiyatı hem halk edebiyatı nazım şekilleri yer almaktadır. Salih Baba’nın Divanı’nında 15 kaside, 84 gazel, 9 murabba, 16 muhammes, 2 müheddes, 1 müstezat, 4 mesnevi, 26 dörtlük ve 6 beşlik olmak üzere toplam 163 şiir bulunmaktadır. Divan’ın üç nüshası vardır. Bunlardan biri taş basma, diğerleri ise el yazmadır. Bunlardan Salih Baba’nın şeyhi Mehmed Sâmi Efendi’nin oğlu Selâhattin Kırtıloğlu’nun özel kitaplığında bulunan 1899 tarihli yazma nüshası, Fehmi Kuyumcu tarafından yayımlanmıştır. Divân, 2015 yılında da Semerkand Yayınları’ndan “Salih Baba Divanı” adıyla çıkmıştır.
Salih Baba takriben 90 yaşında Erzincan’da vefat etmiştir. Doğum tarihi ve vefat tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte şiirlerinden hareketle 1263 (1846) yılında doğduğu ve 1325 (1906-07) yılında da vefat ettiği tahmin edilmektedir.
Yangın Var Gazeli Yetiş ey keştibânım büsbütün deryada yangın var Değil derya yalınız cümle hep sahrada yangın var Açıldı bağ-ı vahdet gülleri mest oldu bülbüller Zemîn ü âsumân dünyâ ve mâfîhâda yangın var Erişti nev-bahâr vakti figâna başladı bülbül Değil bülbül yalınız ol gül-i ranâda yangın var Kaşınla kirpiğin zülfün beni mest etti ey dilber Değil mestane gözler kâmet-i zîbâda yangın var Muhabbetden yarattı Ol Habîb´i Hazret-i Mennân Değil kim Ol Muhammed Hazret-i Mevlâ´da yangın var Hitab-ı "kün fekân" erdi zuhura geldi akl-ı küll Felekler gulgule düştü kamu esmada yangın var Zemîne indi me´vâdan nice yıllar döküp kan yaş Yalınız ağlayan dem değil Havva´da yangın var Nice yıl hasret-i hicran oduyla yaktı Kenan´ı Yanan Yakûb değil gör Yûsuf u Zelha´da yangın var Cihan halk olalı göster bana âsûde ahvâlin Ki yok bir istirahat esfel ü âlâda yangın var Erişti Sâmî-yi Sultân beraber dilber-i rûhân Değil yalınız Erzincan Yemen San'a'da yangın var Bilinmez Salih'in rengi çalınır tablı gülbangı Kurulmuş Kerbelâ cengi yaman gavgâda yangın var
0 yorum